Dünyamız, tarih boyunca çeşitli devasa hayvanlara ev sahipliği yapmıştır. Titanoboa ve diğer bir çok canlı buna örnek verilebilir.
Bu devasa yaratıklar arasında belki de ilk akla gelenler, kocaman boyutları ve etkileyici duruşlarıyla, dinozorlar döneminin en ünlü üyelerinden olan devasa Sauropodlar‘dır. Öte yandan, popüler kültürün de etkisiyle, Spinosaurus, Tyrannosaurus rex gibi meşhur dinozorlar da devlik denilince akla gelen canlılardır. Bir diğer meşhur örnek günümüz okyanuslarında yaşayan ve bu güne dek yaşamış, dünyanın en büyük hayvanı olarak kabul edilen, mavi balinadır (Balaenoptera musculus). Ancak, 2023 yılında keşfedilen ve mavi balinanın büyüklük rekorunu tehdit eden Perucetus colossus gibi yeni keşifler sayesinde bilgilerimiz sürekli olarak güncellenmektedir. Bununla birlikte, belirtilmelidir ki devasa boyutlar, hayvanlar aleminde nadir değildir. Bir çok kez bir çok hayvan soyunda ortaya çıkmıştır. Yılanlar da bu canlı gruplarından biridir.
Gezegenimiz 2023 yılı itibariyle 4000’den fazla yılan türüne ev sahipliği yapmaktadır. Yılanlar, Haasiophis terrasanctus gibi ilk örnekleri Geç Kretase dönemine (yaklaşık 100.5-66 milyon yıl önce) dayanan, uzun bir evrimsel geçmişe sahiptir. Bu nedenle, günümüze kadar, şu anda bilmediğimiz birçok yılan türü yaşamıştır. Halk arasında genellikle korku ve nefret uyandırsalar da, hem yaşayan türleri hem nesli tükenmiş türleri oldukça ilgi çekici canlılardır. Bunların arasından belki de en ilginci, yazımızın konusu olan Titanoboa cerrejonensis türüdür. Gelin, hep birlikte tarih öncesi dünyanın devasa canlılarının yaşam döngülerine, büyüklüklerinin sırlarına ve tarihçelerine daha yakından bakalım.
Sıcak İklimin Titanı; Titanoboa
Paleontoloji alanındaki Latince adlandırmalar bazen karmaşık ve anlaşılması güç olabilir. Bu durum, özellikle Titanoboa cerrejonensis gibi göz korkutucu isimler için geçerlidir. Titanoboa’nın cins adı, “Titan” ve “Boa” kelimelerinin birleşiminden oluşur. Burada “Titan”, Yunan mitolojisinde tanrıların öncüllerini oluşturan, devasa ve güçlü yaratıkları ifade ederken; “Boa”, Boidae ailesine ait büyük ve sarmal yılanları tanımlar. Adı üstünde Titanoboa da bu ailenin bir mensubudur. Öte yandan türün adı olan “cerrejonensis” ise, bu dev yılanın fosillerinin keşfedildiği yer olan Kolombiya’daki Cerrejón bölgesine ithafen koyulmuştur.
Cerrejón Kolombiya’nın kuzeyindeki alçak tropiklerde, Karayip kıyılarından sadece birkaç yüz kilometre uzaklıktadır. Bitki örtüsünden yoksun, sonsuz gibi görünen bir toprak parçası olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda, yılda milyonlarca ton kömür çıkarılan, büyük kömür madenlerine de ev sahipliği yapmaktadır. Fakat tabii ki Cerrejón, sadece bir maden bölgesi olmanın ötesindedir. Bunun yanı sıra dünyanın en zengin ve en önemli fosil yataklarından biri olarak da öne çıkar. Bazı bilim insanlarına göre, dünyada tam bir eski tropikal ekosistemini gözler önüne sunan tek ve en iyi kazı sahasıdır.
Fakat bu bölge hemen hemen her jeolojik oluşum gibi milyon yıllar içerisinde muazzam değişimler geçirmiştir. Dolayısıyla daha önceleri epeyce farklıdır.
Bundan yaklaşık 58 milyon yıl önce, dinozorların yok oluşundan birkaç milyon yıl sonra, Cerrejón, her şeyin bugünkünden daha sıcak, daha nemli ve daha büyük olduğu, devasa bir bataklık ormanıydı. Günümüzde Amazon Ormanları’na düşen yağmurun iki katı kadar yağmur alıyordu. Ortalama sıcaklıklar 30 derecenin yukarısında seyrediyordu. Kuzeye doğru akan nehirlerden gelen derin sular, palmiye ağaçları, sert odunlu ağaçlar ve ara sıra yükselen toprak yığınları ile çürüyen bitki örtüsü arasında dolanmaktaydı. Sel ovasından gelen çamur, zaman zaman ölü yaprakları, dalları ve hayvan leşlerini onlarca metre kalınlığındaki çürüyen çamur tabakalarıyla kaplayarak sıkıştırıyordu.
Titanoboa’nın Fiziksel Özellikleri
Titanoboa, yaklaşık 58 milyon yıl önce, kuş olmayan dinozorların neslinin tükenmesiyle evrimleşen canlı türlerinden biriydi. Bu kitlesel yok oluş olayı sonrası, ekosistemde oluşan boşluklar yeni türlerin evrimleşmesine yol açtı. Titanoboa bu fırsatlardan yararlanarak evrimsel anlamda başarı kazandı. Benzer şekilde, memeliler de bu dönemde hızla çeşitlenmeye ve yayılmaya başladılar.
Titanoboa’lar, ekosistemlerinde en üstün yırtıcı yani apeks yırtıcı konumunda olan canlılardı. Günümüzün boa yılanlarına benzeyen bu devasa yılanlar, daha çok anakondaların sucul yaşam tarzını yansıtıyor olabilirlerdi. Öte yandan, muhtemeldir ki gözlerine kestirdikleri çoğu avı rahatça avlayabiliyorlardı. Bilim insanlarına göre, Titanoboa’nın kahverengi derisi onun çamurlu sular içinde kamufle olmasını sağlıyordu. Yakın tarihli fosil bulguları, bu dev yılanların 12 ila 13.7 metre uzunluğunda olabileceğini, yani bir okul otobüsü kadar uzun olabileceğini gösteriyor. Karşılaştırma olabilmesi açısından günümüzdeki en uzun yılanların ortalama 6.25 metrelik boyları ile ağlı piton (Malayopython reticulatus) olduğunu hatırlatmak isteriz. Bununla birlikte, kütleleri de 1.25 tona kadar ulaşabiliyordu. Araştırmalara göre dişi Titanoboa’lar, erkeklerden daha büyük olup, en kalın çapları 0.9 metreye kadar ulaşabilmekteydi. Peki ya bu kadar büyük olmalarının sebebi neydi?
Sıcaklık Ve Ebat
Görünüşe göre Titanoboa’nın devasa boyutları, içinde yaşadığı çevre ve özellikle iklim koşulları ile yakından ilişkiliydi. Araştırmalar bizlere bu dev yılanın, çevresel sıcaklıklara bağlı olarak vücut ısısını ve metabolizmasını ayarlayan bir soğukkanlı (ektotermik) ve dış sıcaklığa duyarlı (poikilotermik) hayvan olduğunu gösteriyor. Yüksek sıcaklıkların, ektotermik hayvanların metabolizma hızını artırarak, büyük boyutlara ulaşmalarına olanak tanıdığı bilinmektedir. Bu durum, günümüzde Endonezya’nın sıcak ikliminde yaşayan ve dünyanın en büyük kertenkeleleri olan komodo ejderleri tarafından da desteklenmektedir.
Ektotermik hayvanların boyutları genellikle yaşadıkları bölgenin sıcaklığıyla doğru orantılıdır. Yani tropikal bölgelerde daha büyük, ekvatordan uzaklaştıkça daha küçük olurlar. Bu ilişkiyi göz önünde bulundurarak, araştırmacılar, farklı bölgelerdeki soğukkanlı hayvanların en büyük vücut boyutlarını karşılaştırdılar. Neticede Paleojen’deki ekvator bölgesinin ortalama yıllık sıcaklığın en az 32–33 °C olduğunu tahmin ettiler. Bu sıcaklıklar modern tropikal ormanların sıcaklıklarını aşmaktadır. Ancak araştırmalar bu sıcaklık artışının yüksek yağış miktarları ile dengelendiğini öne sürmektedir. Nitekim bu miktar Titanoboa gibi bir deve ev sahipliği yapmak için gayet tutarlıdır.
Diyetleri
2013’te yapılan bir araştırma Titanoboa’nın kafatasının, balıkçıl bir diyet için bolca adaptasyona sahip olduğu belirlemiştir. Araştırmada Titanoboa’nın diğer boa yılanlarına göre daha fazla sayıda damak ve kenar dişlerine sahip olduğu belirlendi. Kuadrat kemiği (memeliler hariç tüm sınıflarda alt çene eklemini oluşturan kemik) düşük bir açıyla yerleşmiş ve bazı kemik bağlantıları azalmıştı, bu da bizlere günümüzdeki akrabalarından farklı olduğunu göstermiştir. Öte yandan dişlerinin çene kemiğine zayıf bağlı olması da hayli dikkat çekicidir.
Araştırmaya paralel olarak Titanoboa’nın yaşadığı dönemin geniş nehirleri de onun balık temelli diyetini destekleyen bir ortam sağlamıştı. Bu bölgeden elde edilen fosil balıklar (akciğerli balıklar ve osteoglossomorphlar) da Titanoboa’nın balıkla beslendiğini destekler nitelikteydi. Yani aslında Titanoboa’nın diyeti çoğunlukla balıklardan oluşuyordu. Bunun yanı sıra, Titanoboa muhtemelen timsahları (Crocodilia), diğer sürüngenleri ve kuşları da yiyordu. Sık tükettiği avlar arasında Cerrejonisuchus improcerus adlı bir timsah türü yer alıyordu. Bu timsah, 1.8 ila 2.1 metre uzunlukta, nispeten küçük bir türdü. Dolayısıyla Titanoboa için avlanması kolaydı. Titanoboa ve Cerrejonisuchus improcerus‘un fosillerinin Kolombiya’daki aynı yerlerde sıkça bir arada bulunması, Titanoboa’nın bu timsahı avladığı hiptezini ortaya çıkarmıştı. Öte yandan, günümüzde yaşayan yeşil anakonda gibi büyük yılanların da küçük timsahları avladığı düşünülürse, Titanoboa’nın benzer bir beslenme alışkanlığına sahip olması oldukça olasıydı.
Bununla birlikte Titanoboa, modern boa yılanları gibi zehir içermeyen bir türdü. Bu nedenle, avlarını zehirle etkisiz hale getirmek yerine, onları sararak ve boğarak avlıyordu. Bu avlanma yöntemi, Titanoboa’nın fiziksel gücüne ve devasa boyutlarına dayanıyordu. Böylece avlarını etkili bir şekilde ele geçirebiliyordu.
Şimdi bir düşünmeye çalışalım. Otobüs uzunluğunda olan dev bir yılan. Böylesine büyük bir canlının varlığını hayal etmek gerçekten zor, öyle değil mi?
Titanoboa Keşfinin Tarihçesi
Titanoboa’nın keşif hikayesi, 2000’lerin başında, bir jeoloji öğrencisinin Cerrejon’da birkaç fosil yaprak bulmasıyla başlar. Bu ilgi çekici fosiller, yıllar süren araştırma kazılarına yol açmıştır. Araştırmacılar, bu kazılarda fasulye, muz ve kakao gibi, günümüz Güney Amerika’sında yaşayan bitkilerin erken dönem akrabalarına ait birçok bitki fosili keşfetmişlerdir.
Bu keşif gezilerinin birinde, bir bitkiye değil bir hayvana ait olan ilginç bir fosil bulundu. Bu, bir anakondanınkine benzer. Ama çok daha büyük olan bir omurga kemiği parçasıydı. Bulunan tek kemik parçası, devasa bir yılanın varlığının ilk kanıtıydı. Zamanla, bu türden 28 bireye ait 100’den fazla fosil kaburga, omurga ve kafatası parçası toplandı. Daha sonraları kemiklerin özellikleri incelenerek bunların, Boidae familyasına ait olduğu belirlendi. En sonunda ise Titanoboa 2009 yılında resmen sınıflandırıldı.
Nesillerinin Tükenmesi
Yazıda değindiğimiz üzere, bu devasa yılanın evrim süreci, dönemin aşırı sıcak ikliminin bir armağanıydı. Ancak, bir çok canlı türü gibi Titanoboa’nın mevcudiyeti de kalıcı olmadı. Bu devasa yılan, yaklaşık 56 milyon yıl önce, Dünya’yı sarsan Paleosen-Eosen Termal Maksimumu öncesinde yaşamıştı. Bu dönemde, atmosferdeki yüksek karbondioksit seviyeleri, küresel sıcaklıkları 5 ila 8 derece yükselterek yaklaşık 200,000 yıllık bir küresel ısınma dönemine neden oldu. Ancak bilindiği üzere Titanoboa’nın dev boyutları, ortalama 30-31 derece Celsius gibi belirli bir sıcaklık aralığına bağlıydı. Zaten bu sıcak dönemden sonra, Dünya soğumaya başladı. Devamında yaklaşık 49 milyon yıl önce Antarktika Buzul Tabakası’nın oluşumuyla yeni bir iklim çağı başladı.
Nesillerinin tükenmesinin kesin zamanı ve nedeni bilinmese de, çok büyük olasılıkla iklim değişikliği ve getirdiği çevresel değişimler sonucu yaklaşık 58-60 milyon yıl önce nesilleri tükenmiştir. Dolayısıyla aslında dünyada kaldıkları süre, jeolojik zaman ölçeğinde bakıldığında oldukça kısa sürmüştür. Öte yandan bu dev yılanın hikayesi bize, çevremizin doğayı nasıl ve ne şekilde şekillendirdiğini bariz bir şekilde göstermektedir. Anormal derecede sıcak bir iklim, tarih boyunca yaşamış en büyük yılanın ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Sonuç
Dünyamızda bir zamanlar Titanoboa gibi ilginç ve günümüz perspektifinden bakınca hayal etmesi güç canlıların yaşadığını bilmek garip bir duygudur. Geçmişin derinliklerinden gelen bu dev yılanın varlığı, bizlere dünyanın ne kadar değişken ve şaşırtıcı bir doğa tarihine sahip olduğunu hatırlatır niteliktedir.
Kaynakça
- Kanapaux, B. (2019, May 15). Ancient crocodile relative likely food source for Titanoboa. Research News.
- Head, J. J., Bloch, J. I., Moreno-Bernal, J. W., & Bourque, J. R. (2013). Cranial osteology, Body Size, Systematics, and Ecology of the giant Paleocene Snake Titanoboa cerrejonensis. ResearchGate.
- Makarieva, A. M., Gorshkov, V. G., & Li, B. (2005). Gigantism, temperature and metabolic rate in terrestrial poikilotherms. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, 272(1578), 2325–2328.
- What is the biggest snake in the world? (2020, November 11). Natural History Museum.
- Kender, S., Bogus, K., Pedersen, G. K., Dybkjær, K., Mather, T. A., Mariani, E., Ridgwell, A., Riding, J. B., Wagner, T., Hesselbo, S. P., & Leng, M. J. (2021). Paleocene/Eocene carbon feedbacks triggered by volcanic activity. Nature Communications, 12(1).
- Klein, C. G., Pisani, D., Field, D. J., Lakin, R. J., Wills, M. A., & Longrich, N. R. (2021). Evolution and dispersal of snakes across the Cretaceous-Paleogene mass extinction. Nature Communications, 12(1).