Site icon Sapiens Medya

Fevzi Çakmak: Türkiye Cumhuriyeti’nin Üçüncü Adamı

Fevzi Çakmak Kapak Görseli

Fevzi Çakmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir figürüdür. Kendisi Türk Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir rol oynamış, ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilk Genelkurmay Başkanı olmuştur. Bu yazıyla Fevzi Çakmak’ın hayatı; Türk Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü, askerî ve siyasî görevleri hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Bu konuda daha fazla yazımızı okumak için Tarih kategorimizi ziyaret etmeyi unutmayınız.

Ailesi ve Çocukluğu

12 Ocak 1876 yılında İstanbul’un Cihangir semtinde dedesinin evinde dünyaya geldi. “Mustafa Fevzi” adını aldı. Babası Limni Derviş Paşa’nın Tophane Katibi’nin oğlu Albay Ali Sırrı Bey’dir. Annesi ise Varna Müftüsü Hacı Bekir Efendi’nin kızı Hasena Hanım’dır. Ali Sırrı Bey’in dört oğlu vardı. Ali Sırrı Bey, kendisi asker olduğu için oğullarını da subay olarak yetiştirmek istiyordu. Ve de evlatlarını asker olarak görme şerefine nail oldu.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın büyük dedesinin evi Çanakkale il merkezinde, Fevzipaşa Mahallesi Büyük Cami Sokak’ta harabe durumdadır. (Solda) Kendisinin soy ağacıysa Çakmakoğulları’na dayanmaktadır. (Sağda) Çanakkale Travel / Wikipedia Türkçe

Mustafa Fevzi’nin kardeşleri yaşama erken veda etmişti. Üsteğmen Muhtar Bey 1912 yılında Balkan Savaşı’nda şehit düşmüştür. Diğer kardeşi Nafiz Bey ise 1915 yılında Çanakkale Savunması’nda şehadete yürümüştür. En küçük kardeşi Sami Bey ise okul çağındayken yaşama gözlerini yumdu. Ali Sırrı Bey, 1879 yılında Rumeli Kavağı’nda bir ev kiraladı ve ailesini buraya gönderdi. Mustafa Fevzi ise 5 yaşında iken Rumeli Kavağı’ndaki Sadık Hoca Mahalle Mektebi’ne gitmiştir. Fakat iki yıl sonra modern eğitim veren Sarıyer’deki Tedrisiye-i Hayriye Mektebinde eğitime devam etmişti. Rumeli Kavağı ile Sarıyer birbirine çok uzaktı. Bunun üzerine ailesi Mustafa Fevzi’ye okula gidip gelmesi için eşek satın aldı. Eşeğin adı Karakaçan’dı. Okulun uzak olmasından ötürü erkenden kalkardı.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın küçük kardeşi Şehit Üsteğmen Nazif Çakmak; Çanakkale Cephesi’nde, 9. Tümen’e bağlı 64. Piyade Alayı’nda bölük komutanıydı. 8 Ağustos’ta Yeni Zelanda (Anzak) kuvvetleri saldırıya geçmiştir. Nazif Çakmak ise bu saldırıya karşı Conkbayırı’nı savunurken şehit düşmüştür. Twitter/@wwtr20_yuzyil

Fevzi Çakmak’ın Eğitim Yaşamı

Mustafa Fevzi, Sarıyer’deki mektepte üç yıl okumuştu. Ardından, on yaşına gelince dayısı Vasfı Efendi ile birlikte Selanik’e gitti. Selanik’e gitmesindeki amaç, Selanik Askeri Rüştiyesinde eğitim hayatına devam etmekti. Mustafa Fevzi, Selanik’te bir yıl kaldı ve İstanbul’a geri döndü. Soğukçeşme Askeri Rüştiyesine girerek eğitimini sürdürmeye devam etti ve rüştiyeden 1890 yılında mezun oldu. Sonrasında Mustafa Fevzi, 1890 yılında Kuleli Askeri İdadisine girdi. Kuleli Askeri İdadisinde dersleri pek iyi idi. 1893 yılında idadinin ikincisi olarak Kuleli Askeri İdadisini bitirdi. Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane’ye (Kara Harp Okuluna) girerek buradan 1895 yılında mezun oldu. Harp Okulunu birinci ve onuncu sıra arasında tamamlayanlar, Erkan-ı Harp (Kurmay) sınıfına alınırdı. Harp Okulunu yedinci olarak bitiren Mustafa Fevzi Efendi de kurmay sınıfına devam hakkı kazanmıştır. 1897’de üsteğmenliğe yükselmiş, 1898’de kurmay yüzbaşı olarak Harp Akademisinden mezun olmuştur. Yüzbaşı Mustafa Fevzi, aynı yıl içerisinde Genelkurmay Dördüncü Şube’ye getirilmişti.

Dört görselde Mareşal Fevzi Çakmak’ın ilk, orta ve yükseköğrenim hayatının özeti: Selanik Askeri Rüştiyesi, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi, Kuleli Askeri İdadisi ve Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane. (Sol üstten başlayarak saat yönüne doğru) – Atatürk Ansiklopedisi / Mustafa Bilal Alkan / Twitter/@mesutuyar10 / İstanbul’da Gez!

Fevzi Çakmak ve Askeri Yaşamı

Yüzbaşı Fevzi Balkanlar’da

Şube’deki görevinin ardından Yüzbaşı Mustafa Fevzi, 1899’da Üçüncü Ordu Metroviçe 18. Tümen Kurmay Başkanlığı’na atanmıştır. Kosova’ya (O zaman Metroviçe Kosova’ya aitti.) tayinin gerekçeleri arasında devletin uyguladığı baskıcı rejimi eleştirmek ve çevreye uyum sağlayamamak vardı. Kosova’da bulunduğu yıllarda Arnavutça, Sırpça ve Rusça dillerini öğrenmeyi başardı. Ayrıca Mustafa Fevzi, öğrendiği dillerde çıkan günlük gazeteleri de temin ederek bölgeden haberdar oluyordu.

Yüzbaşı Mustafa Fevzi, 1900’de içinde bulunduğu durumu ve alınması gereken tedbirleri sıralayan bir yazı hazırladı. Ayrıca bir Harp Okulu öğrencisi olan Mustafa Kemal ile de Kosova’da tanışmıştı. 1901’de kolağası (kıdemli yüzbaşı) rütbesine yükseldi. Bir yıl sonra ise binbaşı oldu. 1902’de Bulgarların etkin çalışmaları sonucu Makedonya’da ihtilal oldu. Olayların özellikle Arnavutluk’a sıçramaması için bölgedeki ayaklanmalar bastırıldı. Üçüncü Ordu Metroviçe 18. Tümen Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Taşlıca Mutasarrıflığı ve Komutanlığı’na getirilmişti. 1906’da Karadağlılar, Rusların desteği ile Makedonya’da devam eden çatışmalardan kendi çıkarları doğrultusunda faydalanarak sınır tecavüzlerinde bulunmaktaydılar. Karadağlılar Osmanlı Devleti’nden izin alarak sınıra kuleler diktirmişti. Bu kulelerin büyük bir tehlike olduğunu anlayan Fevzi Paşa, yıkılması için Şemsi Paşa’yı ikna etmişti. Bunun sonucunda gerekli izin saraydan çıktı ve sınır kulelerini yıktılar. Binbaşı Mustafa Fevzi, 1906’da dayısı Nuri Bey’in kızı ile evlenmek maksadıyla İstanbul’un yolunu tuttu.

Metroviçe Tren İstasyonu bölgenin durumunu gözler önüne sermekte (1894), bölgeden sorumlu Şemsi Paşa, Mareşal Fevzi Çakmak’ın eşi Fatma Fitnat Çakmak (15 Mayıs 1930), Taşlıca (1911-1912). (Sol üstten başlayarak saat yönüne doğru) Wikipedia Türkçe / Wikipedia Türkçe / Facebook/Atatürk Ailesi 1923- / Twitter/@nadidefotograf

İstanbul, Trablusgarp ve Çanakkale

Mustafa Fevzi, İstanbul’a geldiği günden itibaren padişah tarafından izlettirilmiştir. Arnavutluk’a döndükten sonra 1906’da yarbay rütbesine yükselir. 1907’de ise albay rütbesine yükselmiştir. 1908’de Albay Mustafa Fevzi, sınır bölgelerinden Yeni Pazar Sancağı’nda hem mutasarrıf hem de 35. Nizamiye Tümeni’nin başı olarak bulunmaktaydı. Bir süre sonra Kosova Kolordusu Kurmay Başkanlığı’na getirildi. Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal ile de burada tanışmıştı. 1909’da çıkartılan Tasfiye-i Rütep Kanunu gereğince ve albay rütbesine erken geldiği gerekçesiyle Albay Mustafa Fevzi’nin rütbesi binbaşı olmuştu. Binbaşı Fevzi Bey, 1910 yılında yeniden yarbay rütbesine yükselmiştir. 1911’de Genelkurmay Dairesi 5. Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Aynı yılda İşkodra Kolordusu Kurmay Başkanlığı yaptı. Bu sırada İtalyanlar, Trablusgarp’a hücum edince Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal ve arkadaşları ve orada bir mukavemet cephesi kurdular. Bu sırada Yarbay Mustafa Fevzi, İtalyanların Adriyatik kıyılarına asker çıkarması ihtimaline karşı hazırlanan Garp Kolordusu Kurmay Başkanlığı’nı yapmaktaydı.

Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal ve arkadaşları Trablusgarp’ta (1912) Wikipedia Türkçe

1912 yılında Nizamiye Yakova Tümen Komutanlığı, aynı yılda Kosova Kuvay-ı Umumiye’si Kurmay Başkanlığı ve ek olarak, yine aynı yılda Vardar Ordusu Komutanlığı 1. Şube Müdürlüğü görevlerinde bulunarak Balkan Savaşları’nda aktif görev aldı. 1913 yılında Ankara Redif Tümeni Komutanlığı’na ve aynı tarihte 2. Nizamiye Fırka Komutanlığı’na ve yine aynı tarihte Ankara 5. Kolordu Komutanlığı görevine atanarak Balkan Savaşları’nı Ankara’dan yönetmeye çalıştı. Yarbay Mustafa Fevzi, 1914 yılında tuğgeneral rütbesine yükselmiştir.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın bulunduğu yıllarda Arnavutluk, İşkodra, Yeni Pazar, Yakova ve Ankara (Sol üstten başlayarak saat yönüne doğru) BalkanPhila / Twitter/@karatasgokhan_ / Facebook/Ottoman Imperial Archives / Wikipedia İngilizce / Eski Türkiye Fotoğrafları Arşivi

I. Dünya Savaşı: Anafartalar ve Ardı

Ankara 5. Kolordu Komutanı Tuğgeneral Mustafa Fevzi, Çanakkale Cephesi’nde Kanlıdere ve Kerevizdere’deki bölgelerde başarılı savunmalar yapıp düşmanı püskürtmüştü. Dolayısıyla Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in rahatsızlanması sonucu yerine Tuğgeneral Mustafa Fevzi atandı. 1915’te bu göreve kalıcı olarak getirilen Tuğgeneral Mustafa Fevzi, bu görevine düşman kuvvetleri çekilinceye kadar devam etti. Çanakkale Cephesi’nin kapanmasının ardından Tuğgeneral Mustafa Fevzi, 1916 yılında Doğu Cephesi 3. Mıntıka Komutanlığı’na atandı. Mustafa Kemal de aynı ordunun 1. mıntıkasında görev yapmaktaydı. 1916 Şubat ayında 3. Ordu, Erzurum’un Rusların eline geçmesini engelleyememişti. Rusların işgalindeki Erzurum, Trabzon, Bitlis, Bayburt ve Erzincan’ın geri alınabilmesi için Diyarbakır’da yığınak yapan 2. Ordu taarruza başladığı zaman 2. Kafkas Kolordusu Komutanlığı’na atandı ve böylece Rus kuvvetleri püskürtüldü.

Mareşal Fevzi Çakmak Köyü, Fevzi Çakmak’ın kaleminden “Rumeli’de Son Demler ve Ötesi” ikili kitabı ve dilinden “Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi”, Alçıtepe/Çanakkale’deki Hilal Sırtı’nda yer alan Mareşal Fevzi Çakmak Anıtı. (Sol üstten başlayarak saat yönüne doğru) Wikiloc / D&R / Google Kitaplar / Çanakkale Harbi
Tuğgeneral Mustafa Fevzi’nin sorumlu olduğu grubun oluşturmuş olduğu savunma düzeni (Solda) ve İtilaf Devletleri’nin bu grubun mevkii üzerine kurguladıkları saldırı planı (Sağda). Çanakkale Muharebeleri 1915

Tuğgeneral Mustafa Fevzi, 1917 yılında Suriye – Filistin Cephesi’ne Tuğgeneral Mustafa Kemal’in yerine 7. Ordu Komutanlığı görevine tayin edildi. Bu ordu Galiçya’da savaşan askerlerin Suriye’ye getirilmesi ile oluşturulmuştu. Tuğgeneral Mustafa Fevzi, 7. Ordu Komutanlığı görevinde iken İngilizlere karşı Suriye’yi savunarak mücadele etti. Tuğgeneral Mustafa Kemal, 1917 ve 1918 yılında yapılan Filistin muharebelerinde İngiliz Kuvvetleri’ni püskürttü. Süreç, Mustafa Fevzi Paşa 1918 yılında dizanteri hastalığına yakalanıp görevini Mustafa Kemal Paşa’ya bırakarak İstanbul’a dönmesi ile sona erdi.

Milli Mücadele Dönemi

Mustafa Fevzi Paşa, 1918 yılında korgeneralliğe terfi edildi. Ardından Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti’ne getirildi. Fevzi Paşa, Anadolu’ya geçmeden önce, İstanbul’daki Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisliği görevi sırasında Anadolu’ya silah ve cephane kaçırılması ve milliyetçilerin Milli Mücadele’de görev almak üzere Anadolu’ya kaçırılmaları konularında Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği sözü yerine getirmişti. İngilizlerin hükümete yaptığı baskıcı sonucu Erkan-ı Harbiye Umumi Reisliğinden alınan Fevzi Paşa, 14 Mayıs 1919 tarihinde 1. Ordu Müfettişliği görevine getirilmiştir.

Tarih tekerrür edecek, Fevzi Paşa genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi olacaktır. Resimli Gazete’nin 96. sayısı, 1925. – Kitantik

1. Ordu Müfettişliği

1. Ordu Müfettişi Fevzi Paşa, Cafer Hilmi Bey başkanlığındaki Ankara, Sivas ve Erzurum illerini denetlemek üzere 4 Kasım 1919’da Anadolu’ya doğru yola çıkar. İnceleme kurulunda görev yapan Fevzi Paşa Sivas’tan İstanbul’a ilk raporunu 27 Kasım 1919 tarihinde gönderir. Fevzi Paşa’nın gönderdiği raporlar Kuvay-ı Milliye lehine raporlardır. 1. Ordu Müfettişi Fevzi Paşa, İnceleme Kurulu içindeki faaliyetlerinde 15. Kolordu Komutanı Kazım Paşa ile de görüşmüştü. Fevzi Paşa 1. Ordu Müfettişi görevini tamamladıktan, Sivas, Erzurum ve Trabzon görevlerini layıkıyla yaptıktan sonra 6 Ocak 1920 tarihinde İstanbul’a döndü.

Harbiye Nazırı Cemal (Mersinli) Paşa Kuvay-ı Milliye’ye yaptığı yardımlar İngilizlerin dikkatini çekmişti. Bu noktada Cemal Paşa İngilizlerin baskısı sonucu Harbiye Nazırlığı görevini bırakmıştı. Cemal Paşa’dan boşalan Harbiye Nazırlığı’na 1. Ordu Müfettişi Fevzi Paşa atanmıştı. İngilizler, Fevzi Paşa’nın Harbiye Nazırı olmasına 1. Dünya Savaşı’nda Suriye – Filistin Cephesi’nde Enver Paşa ile Alman kumandanları yüzünden tartışması ve İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olmayışı sebebi ile karşı çıkmadılar. Ali Rıza Paşa Hükümeti sürekli İngilizlerin baskısı altındaydı. Ali Rıza Paşa Hükümeti bu yüzden uzun ömürlü olmayarak 3 Mart 1920’de dağılmak durumunda kalmıştır. 8 Mart 1920 tarihinde ise yeni bir hükümet oluşturulmuştur: Salih Paşa Hükümeti. Fevzi Paşa bu oluşturulan yeni hükümette de Harbiye Nazırı görevinde bulunmuştur.

Dönemin 1. ve 2. Ordu denetimlerini daha yakından anlayabilmek için bir kitap önerisi (Solda.). Sağ bölümde bulunan kişilerden (sol üstten başlayarak saat yönüyle) yukarıdaki paragrafta söz edilmektedir. D&R / Wikipedia Türkçe / Wikipedia English / Wikipedia Türkçe / Wikipedia Türkçe / Wikipedia Türkçe

Harbiye Nazırlığı

Ali Fuat Paşa (Cebesoy) GZT

Fevzi Paşa’nın Harbiye Nazırlığı sırasında milletin kurtuluşu için çalışan Milli Mücadele lehine genelgeler yayımladığı görüldü. Bu genelgeler Anadolu’daki mücadeleyi olumsuz etkilemekteydi. 16 Mart 1920 tarihinde işgalin adresi İstanbul’du. Damat Ferit Paşa, 5 Nisan 1920 tarihinde 4. kez sadrazam olmuştu.

Damat Ferit Paşa

Fevzi Paşa, Damat Ferit Paşa hükümetine dahil olmak için elinden geleni yaptı. Fakat Damat Ferit Paşa, Fevzi Paşa’ya güvenmediği için onu yeni kurduğu hükümete dahil etmemişti. Fevzi Paşa için İstanbul’da yapacak bir şey kalmamıştı. Tek çare Anadolu’ya geçip Milli Mücadele’ye destek vermekti.

Fevzi Paşa 25-26 Nisan 1920 tarihinde Ali Fuat Paşa’nın Lefke’deki karargâhına sığınır. Ali Fuat Paşa, Fevzi Paşa’nın Milli Mücadele’ye dahil olma isteğini, Binbaşı Saffet Bey aracılığıyla Mustafa Kemal Paşa’ya telgraf ile haber verir. Mustafa Kemal Paşa’nın cevabı beklenmedik şekilde olur:

’’Fevzi Paşa’yı geldiği yere iade edersiniz.’’

Fevzi Paşa Harbiye Nazırlığı görevinde iken Milli Mücadele’ye ters düşen kararlar alıp mücadeleyi baltalayan genelgeler yayımlamış olması, Ankara’da büyük tepki görmüştü. Ali Fuat Paşa, Fevzi Paşa’nın kendi isteğiyle Ankara’ya gelmek istediğini beyan edermişçesine bir telgraf yazdı. Ama bu telgraftan Fevzi Paşa’nın haberi yoktu. Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat Paşa’ya şu telgrafı çekti:

‘’Anadolu’ya geçtiğinize memnun olduk. Hoş geldiniz. Ankara’ya teşrifinizi intizar ediyoruz.’’

Milli Müdafaa Vekilliği

Fevzi Paşa’nın görevi önceden belliydi, Anadolu’da: Milli Müdafaa Vekilliği. Mustafa Kemal Paşa, telgraflarında derhal Fevzi Çakmak’ın Ankara’ya gelmesi gerektiğini yazar. 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır. Cumhuriyete giden yolda mihenk taşlarından olan bu günden 4 gün sonra Ankara’ya ulaştı. TBMM Başkanı seçilen Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa’nın Ankara’ya gelmek üzere olduğunu meclis kürsüsünden müjdeledi. Hatta meclis üyelerine kendisini tren garında karşılamayı teklif etti. Teklifin kabul gördüğü haberiyle kalabalık bir heyet ve halk, Fevzi Paşa’yı coşku ile karşıladı. Milli Mücadele önemli bir fert daha kazanmıştı.

Fevzi Paşa Ankara’ya gelir gelmez meclis kürsüsüne davet edildi. Meclis kürsüsünde İstanbul’daki son günlerini ve İtilaf devletlerinin baskısı altındaki zor günleri anlatmıştı. Fevzi Paşa’nın yaptığı bu konuşma TBMM Başkanı Mustafa Kemal tarafından çoğaltılıp tüm yurda dağıtıldı. Kilikya Kuvay-ı Milliye Kumandanlığı tarafından kendilerini temsil etmek üzere Kozan milletvekili seçilmişti. TBMM’de, 3 Mayıs 1920’de I. Meclis Hükümeti kurulmuş oldu.

I. Meclis Hükümeti Wikipedia Türkçe

Hükümette ona düşen görev Milli Müdafaa Vekaleti (Milli Savunma Bakanlığı) idi. Fevzi Paşa, Milli Müdafaa Vekilliği’ne seçildikten sonra İstanbul’daki hükümeti tanımadığını, hükümetin 16 Mart 1920 tarihinde İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edildiğini; bu nedenle İstanbul’da yapılacak terfi, tayin ve nakillerin tanınmaması gerektiğini beyan etti. Fevzi Paşa, İstanbul Hükümeti’nin dikkatini çekiyordu. İstanbul Hükümeti bunun üzerine Fevzi Paşa’yı 24 Mayıs 1920 tarihinde idama mahkum etti. 27 Mayıs 1920 tarihinde ise söylenen suçların hepsini kabul ederek idam kararını onaylamıştı. Bu kararlar İstanbul Hükümeti’nce şöyledir: Kuvay-ı Milliye adı altında çıkan fitne ve fesat tertipleyicileri arasına dahil olmak, doğrudan doğruya meclislerine girerek bozguncu bir nutuk söylemek ve genelkurmay başkanlığı görevini kabul etmek. Milli Müdafaa Vekili Fevzi Paşa, cephanenin düşman eline geçmemesi için Anadolu’ya kaçırıldığını anlattı. Konya’da, Bursa’da ve Diyarbakır’da cephanelerin olduğunu belirtti.

https://sapiensmedya.com/wp-content/uploads/2024/01/sm-bo-fevzi-cakmak-ankara.mov
Fevzi Paşa’nın Ankara’daki konuşması Facebook/Türkiye Gençlik Birliği (TGB)

Düzenli Orduya Geçiş ve Genelkurmay Başkanlığı

8 Eylül 1920 tarihinde asker kaçakları söz konusu oldu. Bu askerden kaçanlar vatan için tehlike arz etmekteydi. Bir an önce orduya geri dahil edilmeleri için Milli Müdafaa Vekili Fevzi Paşa, bu konuyu kanun tasarısı olarak meclise taşıdı. Kanun tasarısı 11 Eylül 1920 tarihinde oy çokluğu ile kabul edildi. Fevzi Paşa, 8 Kasım 1920 tarihinde düzenli ordunun kurulmasını dile getirmişti. Fevzi Paşa bunun öncesinde Sunuf-i Muhtelife Zabitan Namzedleri Talimgâhı’nı 1 Temmuz 1920 tarihinde kurdu. Haziran 1920’de bazı bölgelerde gönüllü taburların oluşturulmasını sağladı. Ve de Ankara ve Sivas’ta yaya ve atlılardan oluşan yüz yirmişer kişilik ağır ve hafif makineli tüfeklere sahip jandarma birlikleri kurdu. Bu adımlar düzenli orduya geçişin adımlarıydı.

Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi İsmet Paşa cephedeydi. Bundan ötürü Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti’ne (Genelkurmay Başkanlığı) Fevzi Paşa atanmıştır. Düzenli ordunun ilk aldığı zafer I. İnönü Savaşı idi. Bu zaferin üzerine Fevzi Paşa 13 Ocak 1921 tarihinde: ’’İnönü Savaşı düşmanın felaketiyle sonuçlanmış, TBMM’nin henüz daha ikmal olmamış ordusu ilk rüştünü bu suretle ispat etmişti.’’ konuşmasını yaparak orduya moral vermişti. 20 Ocak 1921 tarihinde TBMM ilk anayasayı yani Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nu kabul etti. Fevzi Paşa’nın yeniden düzenlenen hükümette de üç ayrı görevi vardı: İcra Vekilleri Heyeti Reisliği (Bakanlar Kurulu Başkanlığı), Müdafaa-ı Milliye Vekilliği (Milli Savunma Bakanlığı) ve Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisliği. (Genelkurmay Başkanlığı).

I. İnönü Zaferi sonrası Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarıWikipedia Türkçe

İnönü’den Sakarya’ya: Savaş, Savaş ve Yine Savaş

I. İnönü Zaferi sonrası toplanması planlanan Londra Konferansı’nın amacı Sevr’i değiştirerek de olsa imzalatmaktı. Konferansa Osmanlı Devleti’ni temsil etmesi için İstanbul Hükümeti davet edilmişti. 30 Ocak 1921 tarihinde Bakanlar Kurulu Başkanı Fevzi Paşa; TBMM’nin aldığı kararı bildirerek Londra’ya gidecek görüşme kurulunu yalnızca TBMM’nin seçebileceğini, İstanbul Hükümeti’nden bu kurula kayıt altında gerekli görülecek delegelerin katılabileceğini belirtti.

1921 Londra Konferansı hakkında ışık tutan bir kitap (Solda.) ve 1921 Londra Konferansı’nın açılışı (Sona erişi: 12 Mart 1921). Londra Konferansı’na katılan TBMM Heyeti Fransız delegelerle. Soldan sağa oturanlar: Bekir Sami (Kunduh), Fransız delege, Zekai (Apaydın) Bey; solda, ayakta Hüsrev (Gerede) Bey. (Sağda.) Tarihi Olaylar / Nadir Kitap

İkinci İnönü Savaşı’nda, Türk ordusunda 30.108 tüfek, 105 ağır makineli tüfek, 55 hafif makineli tüfek, 4434 kılıç ve 102 top bulunuyordu. Yunan ordusundaysa 41.500 tüfek, 750 ağır makineli tüfek, 314 hafif makineli tüfek, 200 kılıç ve 220 top mevcuttu. Milli Müdafaa Vekili ve Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi Fevzi Paşa, Yunanlıların Sakarya ağından Menderes Vadisi’ne kadar 400 kilometrelik cephede yüz bin kişilik bir ordu ile saldırıya geçtiklerini TBMM kürsüsünden milletvekillerine duyurdu. Fevzi Paşa, İkinci İnönü Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasından sonra 3 Nisan 1921 tarihinde orgeneral rütbesini yükseldi. Mecliste Fevzi Paşa İkinci İnönü Savaşı’nın kazanılmasından sonra şu konuşmayı yaptı:

’’Bu milletin, bu memleketin, bu Anadolu’nun saf muhitindeki fedakar evlatları tarafından kurtarılacağına kanaat getirdiğimden dolayı buraya geldim. Bu gün ne yaptı isem benim şahsıma ait olmaz. Milletin fedakar kahraman evlatlarına aittir.’’

Fevzi Paşa bu konuşmayla zaferi hakiki sahiplerine hediye etti.

Kemal Paşa ve İsmet Paşa, savaştan sonra askerleri teftiş ediyor Wikipedia Türkçe

Ayrılıklar, Ayrılıkçılar ve Takviyeler

Sovyetler Birliği, “Bolşevizm” adı altında Anadolu’da isyanlar çıkaracaktı. Bunun için Fevzi Paşa, 15. Kolordu Komutanı Kazım Paşa’ya İngilizlerin “Bolşevizm” adı altında Anadolu’da isyanlar çıkarabileceği ve bu yüzden Enver Paşa ile arkadaşlarının doğu sınırına gelince tutuklanmaları gerektiğini emretmişti. Bu yerinde bir emirdi. Çünkü Enver Paşa ısrarla Türkiye’ye dönüp Anadolu Hareketi’nin başına geçmek istiyordu. 26 Haziran 1921 tarihinde Kütahya – Eskişehir Savaşları sırasında Fevzi Paşa milletvekillerine seslendi:

’’Biz burada memleketimizi müdafaa için toplandık. Ordularımız nerede iyi silah varsa nerede istidatlı adam varsa onunla takviye olacaktır. Düşmanı memleketten atacağız. Burada şark garp yoktur.’’

11 Temmuz 1921 tarihinde Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Fevzi Paşa milletvekillerine kürsüden şunları söyledi:

Sakarya Meydan Savaşı öncesinde Orgeneral Fevzi Paşa Twitter/@mesutuyar10

’’Yunan ordusu, ordumuz karşısında aldığı her yenilginin bedelini cephe gerisindeki masum insanlardan çıkarmaktadır. Üstelik bu durum yenilginin boyutlarına göre şiddet kazanır. Düşmanlarımızın derecesine inmeyelim, adaletimizi daima gösterelim.’’

Sonuç olaraksa bu sözlerle haklı savaşımızın insani boyutların dışına çıkmasını önledi.

Refet Paşa’ya göre Fevzi Paşa’nın İcra Vekilleri Heyeti Başkanlığı ile Genelkurmay Başkanlığının ve aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa’nın 5 Ağustos 1921 tarihinde Başkomutan, üzerine TBMM Başkanı olması güçlük yaratacaktı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, İcra Vekilleri Heyeti Başkanı olarak vekaleten Refet Paşa’yı atamıştı. Fevzi Paşa 12 Temmuz 1922 tarihinde yeniden Genelkurmay Başkanı görevine geldi. Böylelikle taarruz hazırlıkları ile yakından ilgilenebilme şansı buldu. Aynı seçimlerde Kazım Paşa (Özalp) Milli Müdafaa Vekili (Milli Savunma Bakanı) seçilirken Rauf Bey İcra Vekillleri Heyeti Reisi oldu.

Refet Paşa, Kazım Paşa ve Rauf Bey Tarih Portalı / Wikipedia Türkçe / Anadolu Ajansı

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı

Büyük Taarruz’da Türk ordusunda 8658 subay, 199.283 er, 92.792 tüfek, 2025 hafif makineli tüfek, 839 ağır makineli tüfek, 323 top, 5282 kılıç ve 10 uçak bulunmaktayken Yunan ordusunda 6565 subay, 218.432 er, 90 bin tüfek, 3139 hafif makineli tüfek, 1280 ağır makineli tüfek, 418 top, 1280 kılıç ve 50 uçak bulunmaktaydı. 26 Ağustos sabah 05.30’da topçu ateşiyle birlikte Kocatepe’den Büyük Taarruz başladı.

26-27 Ağustos’ta Büyük Taarruz’u takiben Yunan ordusunun müstahkem cephelerinin düşürülmesiyle düşman kuvvetleri çekilmeye başladı. 27 Ağustos’ta Yunan işgali altındaki Afyon, Türk ordusunun girmesiyle düşman işgalinden kurtarılmış oldu. 30 Ağustos’ta Dumlupınar Muharebesi zafer sonucuna vardı. 31 Ağustos’ta Türk ordusu İzmir’e doğru kaçan düşmanı takip etmeye başladı. 1 Eylül’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa: ’’Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi. Zafer Türklerindi.

Fevzi Paşa, Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferinden sonra mareşalliğe yükseldi. Ve artık Türkiye’nin ikinci mareşali Fevzi Paşa olmuştu.

30 Ağustos’tan sonra bir basın mensubunun Fevzi Paşa’ya yönelttiği soruda Fevzi Paşa şöyle cevap vermişti:

Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa ile İzmir’e gelişi, 10 Eylül 1922 Milli Savunma Üniversitesi

’’Türk topraklarında bulundukları müddetçe Yunanların er geç denize dökülme akıbetinden asla ve kat’a imkan yoktu. Yunanlar, kendilerini saran imha çemberinden kurtulamadı. Eğer imkanı bulsaydılar elbette kurtulabileceklerdi. Nitekim 5 gün 5 gece süren meydan muharebesinin son üç gününü kurtulmaya çabalamakla geçirmişlerdi. Telaş ve endişe ile kurtulalım dedikçe battılar ve nihayet gördüğünüz gibi sahada boğulup…”

Savaşta Olduğu gibi Barışta da Mustafa Fevzi

3 Ekim 1922 tarihinde Mudanya’da ateşkes görüşmeleri başladı. Mudanya’da Türkiye’yi, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa temsil etti. Görüşmelere daha sonra Mareşal Fevzi Paşa ile Refet Paşa da dahil oldu. Doğu Trakya’yı Yunanların 15 gün içinde, bölgeye girecek İtilaf devletlerinin ise 30 gün içinde boşaltması şart koşularak 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Trakya ve İstanbul savaşılmadan özgürlüğüne kavuşmuş oldu. 1 Kasım 1922 tarihindeyse saltanat kalktı.

https://sapiensmedya.com/wp-content/uploads/2023/11/sm-bo-fevzi-cakmak-mudanya.mov
Mudanya’daki toplantılarda TBMM Hükümeti İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Refet Paşa tarafından temsil edildi. Birleşik Krallık’ı General Harington, Fransa’yı General Charpy ve İtalya’yı General Mombelli temsil etti. Ancak Yunanistan bu görüşmelere doğrudan katılmadı. Youtube/Fırat Gökdemir

22 Kasım 1922 tarihinde ise Lozan’da TBMM hükümetini adına İsmet Paşa temsil etmişti. İsmet Paşa görüşmeleri keserek Anadolu’ya geçmek durumunda kaldı. Türklere gözdağı vermek isteyen İngilizler, 8 Şubat 1923 tarihinde kruvazörlerini İzmir Limanı’na demirlediler. Buna karşılık Fevzi Paşa kruvazörün bombalanacağını bildiren bir ültimatom verdi. Bunun üzerine İngiliz kruvazörü İzmir Limanı’nı mecburen terk etti. Fevzi Paşa, Lozan Konferansı’nda çıkacak her ihtimale karşı orduyu ileri harekata hazır tutmuştu. İsmet Paşa ikinci kez toplanan konferansta, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’nı imzaladı.

İsmet Paşa, Lozan Barış Antlaşması’nı imzalıyor. (24 Temmuz 1923) İnönü Vakfı

İki Mustafa Yan Yana: Atatürk ve Çakmak

29 Ocak 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa ve Latife Hanım evlendiler. Mustafa Kemal Paşa’nın şahitliğini Fevzi Paşa ve Kazım Paşa (Karabekir) yapmıştı. Latife Hanım’ın şahitliğini ise İzmir Valisi Abdülhalik Bey ve Salih Paşa (Bozok) yapmıştı.

Menemenliler, Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve Kazım Paşa’yı karşılıyor, 26 Ocak 1923 MustafaKemâlim
Mustafa Kemal Paşa, evlenmeden iki gün önce annesi Zübeyde Hanım’ın Karşıyaka’da yer alan mezarını Fevzi Paşa ve Kazım Paşa ile birlikte ziyaret etmiştir. Anadolu Ajansı

26 Ekim 1923’de Mustafa Kemal Paşa, Çankaya’da toplanan Vekiller Heyeti toplantısında heyeti istifaya zorladı. Fakat Fevzi Paşa’yı bu kararın dışında bıraktı. Çünkü Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun idare ve komutasını Fevzi Paşa’dan başkasına bırakmayı düşünmüyordu. 13 Ekim 1923’te Ankara başkent olmuş, 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanı gerçekleşti. 3 Mart 1924 tarihinde ise halifelik kalktı.

Kurtuluş Savaşı döneminde askerlerin milletvekili olması hızlı kararlar alınabilmesi bir avantajdı. Mustafa Kemal Paşa artık ordunun siyasetten uzak tutulmasını istiyordu. Buna dair 30 Ekim 1924 tarihinde ordu ve kolordu komutanlarına milletvekilliğinden istifası için telgraf çekmişti. Fevzi Paşa, askerlik görevinde kararlıydı. Bu yüzden de bulunduğu milletvekilliği görevinden 31 Ekim 1924’te istifa etmek zorunda kaldı. Fevzi Paşa, ordunun siyasetten ayrılmasında Mustafa Kemal Paşa’ya destek vermişti. Atatürk’ün yanında, ordusunun başında görevine devam etti. Fevzi Paşa, politikanın içinde yıpranmak yerine çok sevdiği askerlik mesleğine devam etmişti. Sonuç olarak Mareşal Fevzi Paşa, milletvekilliğinden Mustafa Kemal’in emri ile istifa etti. Böylelikle 22 yılını ordunun başında geçirmiş oldu.

Fevzi Paşa, İzmir Orduevi’nde Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde Kurtuluş Savaşı komutanlarıyla Harp Oyunları’nın açılış toplantısında askerî planları inceliyor. (10 Şubat 1924) Instagram/@lordsinow

Fevzi Çakmak ve Siyasi Yaşamı

Mustafa Kemal Paşa’ya muhalefet eden bazı arkadaşları 17 Kasım 1924 tarihinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı (TCF) kurdu. Kazım Paşa, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa (Bele), Rauf Bey ve Adnan Bey de partinin kurucuları arasındaydılar. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ise Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olmuştu. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası muhafazakar niteliğiyle önce basında daha sonra halk kitleleri arasında parti mücadelesi başlattı. Ve bu mücadele Şeyh Sait İsyanı’nı doğurdu. Şeyh Sait İsyanı’nın gelişmesinde Musul Sorunu pay sahibiydi. Ek olarak bir Kürt devleti kurulmasını isteyen İngiltere’nin büyük payı olmuştu.

TCF’nin kurucu kadrosu Haydarpaşa Garı’nda: Soldan sağa doğru Adnan Bey (Adıvar), Ali Fuat Bey (Cebesoy), Kâzım Paşa, Rauf (Orbay) ve Refet (Bele); 9 Kasım 1924. Wikipedia Türkçe

Şeyh Sait İsyanı

Doğu bölgelerinde TCF’ye yoğun ilginin gösterilme nedeni, geleneksel üretim biçiminin kalıntıları olan ağa ve şeyhler; Mustafa Kemal Paşa’nın devrim hareketlerinden rahatsız olmaya başladı. Din elden gidiyor, diyerek 13 Şubat 1925 tarihinde isyan başlattılar. İsyancılar, Elazığ’ı ele geçirip Diyarbakır’ı da kuşattılar. O sırada hükümet, isyanın ciddiyetini kavrayamamış ve isyana gereken müdahaleyi yapmamıştı. Başbakan olan Ali Fethi Bey, bunun sonucunda istifa etmek zorunda kalmıştı. İsmet Paşa’nın yeni hükümet kurması ile birlikte 4 Mart 1925 tarihinde “Takrir-i Sükun Kanunu” çıktı. Bu kanun çerçevesinde ordunun kararlığı; Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın, Başbakan İsmet İnönü’nün ve Mustafa Kemal Paşa’nın çabaları ile isyan; bölgede bir Kürt devleti kurmak isteyen İngilizlerin ve dini alet ederek hareket eden hilafet yanlıların isteği doğrultusunda ilerlemeden sona erdi.

Fevzi Çakmak danışmanlığında tasarlanmış “Şeyh Sait Harekatı” planı (Solda.). İsyan bastırıldıktan sonra, 21 Eylül 1925’te Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa; Eskişehir’i ziyaret etmiştir. Wikipedia Türkçe / Jeni Kirby History
Fevzi Paşa’nın MEH’in kurulmasına dair tebligatı Milli İstihbarat Teşkilatı

31 Mayıs 1925 tarihinde isyan tamamıyla başarısızlıkla sonuçlanırken isyanın elebaşı Şeyh Sait ve adamları yakalanıp İstiklal Mahkemesi’nin huzuruna çıktı. Sonuç idamdı. Mustafa Kemal Paşa, 1926’da gelişmiş ülkelerdeki istihbarat kuruluna benzer, çağdaş bir örgütün kurulması için 1927 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk istihbarat kuruluşu olan “Millî Emniyet Hizmeti”nin (MEH) kurulması için emir verdi.

Mareşal Fevzi Paşa, Kurtuluş Savaşı tarihinin yazılmasını isteyip bu konuyla ilgilenmesi için Süvari Kaymakamı Hüsamettin Bey’e (Ertürk) emir verdi. Kurtuluş Savaşı tarihinin yazılması için Yenibahçeli Şükrü Bey, Mustafa Kemal Paşa, Cevat Paşa gibi saygıdeğer insanların desteği olmuştu.

İzmir Suikast Girişimi

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın görevinin bittiğini düşünerek yönetimi kendi tarafına geçirmek isteyen bir grup vardı. Böyle düşünenler II. TBMM Seçimleri ile meclisin dışında kalınca işi muhaliflikten öteye taşıyıp Mustafa Kemal Paşa’ya suikast düzenlemeye karar verdiler. Bu suikast tertipçilerinin başında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Kocaeli Milletvekili Şükrü, Lazistan Milletvekili Ziya Hurşit ve Kara Kemal yer alıyordu. Suikast için her şeyi planlamışlardı. Bu kişiler Mustafa Kemal Paşa, İzmir gezisindeyken hain planlarını gerçekleştirmeyi düşünüyordu.

Mustafa Kemal Paşa’nın çıktığı yurt gezisinde İzmir’e gelişinin gecikmesi suikast girişiminin önüne geçti. Suikaste karışanlar, Giritli Şevki’nin suikast girişimini bildirmesiyle yakalandı. Suikast girişiminde İzmir Valisi Kazım Paşa (Dirik) yüzden fazla kişiyi gözaltına aldı. Ziya Hurşit, ifadesinde Kazım Paşa’nın (Karabekir) da adını verdi. Bunun üzerine milletvekili olan Kazım Paşa, Ali Fuat Paşa, Cafer Tayyar, Refet Bey ve Cemal (Mersinli) Paşa tutuklandı. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Ankara’dan İzmir’e çağrıldı. Fevzi Paşa ile Mustafa Kemal arasındaki görüşmede şu konuşmalar geçmişti:


Mustafa Kemal Paşa: Gördün mü paşam? Senin Karabekir bana suikast düzenleyenlerin arasında. (bu arada Mustafa Kemal Paşa, yanındaki İstiklal Mahkemeleri üyelerini göstererek)
Fevzi Paşa:
Delil var mı?
Mustafa Kemal Paşa:
Ziya Hurşit sorgusunda itiraf etmiş.
Fevzi Paşa:
Ziya Hurşit Karabekir demeyip de Fevzi Paşa deseydi beni de idam ettirecek miydiniz?

Fevzi Paşa Kazım Paşa’yı (Karabekir) desteklemiş, Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmişti. İzmir’de yapılan yargılamalar sonucunda Kazım Paşa (Karabekir), Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Cafer Tayyar, Refet Paşa (Bele) ve Cemal (Mersinli) Paşa beraat etti.

Fevzi Çakmak, Antlaşmalar ve İnkılaplar


İkinci Dünya Savaşı’nın yaklaşmasına karşın Türkiye, Yugoslavya, Yunanistan ve Romanya ile Balkan Paktı’nı 9 Şubat 1934’te imzaladı. Balkan Paktı’nı Türkiye adına imzalayan kişi Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’dır. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, İkinci Dünya Savaşı’nın yaklaştığı yıllarda Yunanistan Genelkurmay Başkanı Aleksandr Papagos ile görüştü. Papagos, Türkiye ile Yunanistan arasında askeri bir iş birliği teklif etti. Görüşme sonucunda Fevzi Paşa, Balkan Paktı’nın iş birliği için yeterli olduğunu belirtti.

Balkan Antantı üyelerinin genelkurmay başkanları (Soldan sağa: General Ștefan Ionescu (Romanya), General Aleksandr Papagos (Yunanistan), Mareşal Fevzi Çakmak (Türkiye) ve General Duachan Simovitsch (Yugoslavya); Atina, 1935.) Facebook/Historia Informativa

Türk toplumunda, karışıklık olmasın diye 21 Haziran 1934 tarihinde TBMM’de Soyadı Kanunu’nun kabulü gerçekleşti. Ardından 24 Kasım 1934 tarihinde ise Türk milletinin önderi Mustafa Kemal’e ’’Atatürk’’ soyadı verilmişti. Sonra İsmet Paşa’ysa I. ve II. İnönü Savaşları’nda gösterdiği başarılara ithafen “İnönü” soyadını aldı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’ndaki başarısından ötürü Fevzi Paşa’ya “Sakarya” soyadını vermek istemektedir. Atatürk bu teklifi kendisine götürdüğünde Fevzi Paşa, 200 yıldır Çakmakoğulları ailesi olarak anıldıklarını, bu yüzden “Çakmak” soyadını almak istediğini Atatürk’e bildirdi.

Fevzi Çakmak: Atatürk Sonrası Dönemi

1938 yılına gelindiğinde Atatürk’ün hastalığının ilerlemesi ve artık iyileşemeyeceği durumunun anlaşılması üzerine cumhurbaşkanın kim olacağı konusunda tartışmalar çıktı. Bir kesim Atatürk’ten sonra cumhurbaşkanı olmasını savunurken kimileri de Atatürk’ün İsmet İnönü’ye olan dargınlığının devam ettiği, İnönü’nün ölüm döşeğinde olan Atatürk’ü ziyaret etmediği ve Atatürk’ün cenaze törenine İnönü’nün gelmeyişini söyleyerek Fevzi Çakmak’ın cumhurbaşkanı olmasını istedi. Atatürk’ün hastalığı yenemeyip sonsuzluğa uçmasından sonra cumhurbaşkanlığına kimin geleceği konusunun bir kriz yaratmaması için Fevzi Çakmak, genelkurmay başkanlığı görevinde kalıp ordunun başında olmayı tercih etti. İsmet İnönü ise cumhurbaşkanı oldu.

2. Dünya Savaşı

1 Eylül 1939 tarihinde Almanya, Polanya’yı işgal etmişti. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa da 3 Eylül 1939 tarihinde Almanya’ya savaş ilan etmişti. 2. Dünya Savaşı başlamıştı. Türkiye’yi savaşa sokmak isteyen ülkeler Ocak 1943’te Casablanca Konferansı’nda Türkiye’yi savaşa dahil etme kararı aldı. İngiltere Başbakanı Winston Churchill 30 Ocak 1943 tarihinde Adana’ya geldi. Adana Görüşmesi’nde Türkiye’yi Müttefik Devletleri’nin yanına çekmek için her türlü baskıyı yapmasına rağmen istediğine ulaşamadı. Böylece Türkiye savaşın dışında kalmayı başardı. Churchill’in ısrarları karşısında Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, İngiltere ile savaştan önce imzalanan üç taraflı yardım antlaşması gereğince sağlanacak olan silahların henüz alınmadığını, modern silahlarla donatılmış ordulara yine aynı ölçülerde ordularla cevap verebileceğini, bu silahlar sağlandığı takdirde İngiltere’nin yanında savaşa girebileceğimizi söyledi. Fevzi Çakmak; mevcut bulunan 50 tümen ile ancak kendi vatanımızı koruyabilecek durumda olduğumuzu, yurt dışında savaşabilmek için ordularımızın modernize edilmesi gerektiğini belirtti.

https://sapiensmedya.com/wp-content/uploads/2023/11/sm-bo-fevzi-cakmak-hatti.mov
Çakmak Hattı, II. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’dan gelebilecek olası saldırıya karşı Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın önerisiyle kurulmuştur. Youtube/T. C. İstanbul Valiliği

Winston Churchill, bu savunmanın üzerine 1. Dünya Savaşı’nda Türklerin başkaları için kuvvet gönderip savaştığını vurguladı. Mareşal Fevzi Paşa, bunun bir hata olduğunu bu yüzden en kıymetli askerlerimizi ve silahlarımızı bu uğurda kaybedip kendi vatanımızı savunamaz duruma düştüğümüzü açıkladı. Mareşal Fevzi Paşa, Winston Churchill’e Türk ordusunun ihtiyaçlarının karşılanması ve İngiliz ordusu gibi donatılması durumunda savaşabileceklerini taahhüt etti. Winston Churchill, Fevzi Çakmak’ın isteklerini tamamlayacaklarını söylediyse de bu gerçekleşmedi ve Türkiye savaşın dışında kaldı.

Savaş, oldum olası toprak üstünde yapılır ve toprak üstünde kazanılır, yahut kaybedilir. Çakmak Hattı ne kadar güçlü olursa olsun ömrü, bir muharebeninki kadar kısadır. Ben milletimin parasını bir kapris uğruna toprak altına gömdürmem.“…
Atatürk haklıydı. 1930’ların sonlarında kurulan Çakmak Hattı projesi yarım kalmış, çok geçmeden askeri önemini yitirmişti. Üstüne üstlük çürümeye yüz tutmuştu. Anadolu Ajansı

Ödülleri ve Emekliliğiyle Mareşal Fevzi Çakmak

Mareşal Fevzi Çakmak, 22 yıl hiç ara vermeden sürdürdüğü Genelkurmay Başkanlığı görevinden henüz 2. Dünya Savaşı devam ederken -68 yaşında, 12 Ocak 1944 tarihinde- yaş haddinden dolayı emekli oldu. Mareşal Fevzi Çakmak ile Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün arasında emeklilik olayı nedeniyle bir dargınlık başladı. Bu dargınlık konusunda Fevzi Paşa’nın değerlendirmesi ise şöyleydi:

“Artık bana, benim yardımıma ihtiyacı kalmamıştı. Onu tutan gazeteler kendisini memleketi savaş dışında bırakmaya muvaffak olmuş büyük kahraman, Millî Şef diye göklere çıkarmakta dil birliği ediyorlardı. Ama o, hakikati, bu işte benim oynamış olduğum rolü pek güzel biliyordu. İşte kendisine asıl rahatsızlık veren şeyin de bu olduğunu çok iyi anlıyordum. Kazanılmış olan başarıda bir ikinci ortağa tahammülü yoktu… Ben hayatımda bir defa, yumruğumun bütün ağırlığıyla İnönü lehine Millet Meclisi karşısında oturdum. Öylece hâdisesiz reisicumhur seçtirdik onu. Onun buna karşı ilk işi hemen hepimizi bir teşekküre bile lüzum görmeden tasfiye etmek oldu. Buna da belki memleketin icapları ve menfaatleri diyerek göz yumduk. Memleketin menfaati için boyun eğdik. Ama o, Millî Şef oldu.”

Fevzi Çakmak – DergiPark
1936’dan 1943’e… Geriye Cumhuriyet’in iki adamı kalmıştı. Tek Adam’ın birleştirdiği iki isim, dargınlıklarından bir sene önce son kez buluşacaklardı. MEB / MustafaKemâlim

Fevzi Çakmak askerlik görevini yaptığı sürede Gümüş İmtiyaz Nişanı, Beşinci Rütbeden Mecidi Nişanı, Dördüncü Rütbeden Osmani Nişanı, Muharebe Gümüş İmtiyaz Madalyası, İkinci Demir Salip Nişanı, Muharebe Altın Liyakat Madalyası, Alman Harp Madalyası, Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası, İkinci Rütbeden Harp Alametli Askeri Liyakat Madalyası, İkinci Rütbeden Kılıçlı Osmani Nişanı, Birinci Rütbeden Kılıçlı Mecidi Nişanı, Birinci Rütbeden Kron dö Prus Nişanı, Itr-ı Ali Nişanı ve son olarak İstiklal Madalyası almıştır. Mareşal Fevzi Çakmak, emekliye ayrıldıktan sonra günlerini politikadan uzak durarak, evinde dinlenerek geçirdi.

Fevzi Çakmak’ın aldığı ödüllere değinildiği sırayla yer verilmiştir. (Görseller temsilidir, adları benzer olanlar, fiziksel olarak benzerlik göstermektedir.)

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Siyasi Hayatı

Demokrat Parti Dönemi

2. Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra da yaygınlaşan demokrasi hareketleri Türkiye’yi de etkisi altına aldı. Toprak Reformu’na karşı gelen CHP’den dört kişi istifa edip Demokrat Parti’yi 7 Ocak 1946’da kurdu. Bu dört kişinin içinde Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Hasan Polatkan bulunmaktaydı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü adına Başbakan Şükrü Saraçoğlu, Fevzi Çakmak’ı Cumhuriyet Halk Partisi’ne davet için Çankaya’daki evine davet etti. Aynı zamanda Şükrü Saraçoğlu, Fevzi Çakmak’a CHP’den milletvekilliği teklif etti. Fevzi Çakmak ise bu teklifi açık bir şekilde reddetti. Fevzi Çakmak’a birçok defa teklif olduysa da Çakmak, bu tekliflerin hepsini geri çevirdi. Mareşal Fevzi Çakmak, neden gelen teklifleri geri çevirdiğini şöyle anlatmıştı:

’’Bu teklifi elbette kabul edemezdim. Bunun başlıca nedeni bir defa politikaya girmek istemeyişim idi. İkincisi ise bunu kabul etmek İsmet Paşa’nın bir lütfunu kabul etmek idi. Buna ise hiç ihtiyacım yoktu.’’

Mareşal Fevzi Çakmak aynı zamanda Celal Bayar tarafından teklif edilen Demokrat Parti milletvekilliğini de reddetti. Demokrat Parti, Mareşal Fevzi Çakmak’ın milletvekili adayı olması için ilk günde Fevzi Çakmak’ın milletvekilliğine 3000 imza toplamıştı. Demokrat Parti Genel Başkanı Celal Bayar Fevzi Çakmak’ın siyasete atılması yönünde basına açıklama yaparak bu imza kampanyasını destekledi.

Sonuç olarak Fevzi Çakmak, bu ısrarlara dayanamayıp 70 yaşında 24 Temmuz 1946 tarihindeki milletvekili seçimlerine Demokrat Parti’den bağımsız milletvekili adayı olarak girdi. 1946 seçimlerinde İstanbul’dan ve İçel’den milletvekili seçilmeyi başardı. Ardından Fevzi Çakmak, TBMM’de yaptığı konuşmada İstanbul milletvekilliğini tercih etti. 1946 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi 396, Demokrat Parti 62 milletvekili çıkarmıştı. 7 kişi de bağımsız milletvekili oldu. Çakmak, İstanbul’dan aday olup 194.833 oy olarak Demokrat Parti’de en çok oy olan milletvekili olmuştu.

Fevzi Çakmak (1946) Twitter/@siyasiposting

Fevzi Paşa’nın Demokrat Parti ile arası açılmıştır. Demokrat Parti’ye girdiğine dair pişmanlığı şu sözlerle dile getirir:

’’Nasıl olmuş da Celal Bayar’ın sözlerine kanmış, politikaya girmeye razı olmuştum. Ben milletvekili olduktan sonra Büyük Millet Meclisi’nde bağımsız olarak kalacağımı umuyordum.’’

Fevzi Çakmak Öncülüğünde Millet Partisi’nin Kuruluşu

18 Ekim 1946 tarihinde eski Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Adliye Müsteşarı ve DP İstanbul Temsilcisi Kenan Öner, Emekli General Sadık Aldoğan, eski İçişleri Bakanı Cami Baykurt ve gazeteci Zekeriya Sertel ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Mareşal Fevzi Çakmak; İnsan Hakları Cemiyeti’ni (İHC) kurdu. İnsan Hakları Cemiyetinin siyasi bir yapılanma olmadığı, iyilik için mücadele eden bir kuruluş olduğunu açıklandı. Millet Partisi (MP), 19 Temmuz 1948 tarihinde Fevzi Çakmak’ın önderliğinde kuruldu. Kurucuları arasında Osman Bölükbaşı, Hikmet Bayur, Sadık Aldoğan, Enis Akaygen, Osman Nuri Köni, Kenan Öner ve Mustafa Kentli bulunmaktaydı. Genel Başkan Hikmet Bayur, partiye dair bir beyanname hazırlamamıştı; çünkü bunu Fevzi Çakmak’ın yapmasını istemişti.

Millet Partisi’nin hedefleri şunlardı: İktidarı milletin hizmetkarı yapmak, hayatı daha kolay hale getirmek, vergileri düşürmek, devlet sermayeciliğinin önüne geçmek, özel teşebbüsü serbest bırakmak, vatandaşa geniş çalışma sahası açmak, aile kurumunu yüceltmek ve çocukların dini eğitim almalarını sağlamak. Fevzi Çakmak’ın bu beyannamesi CHP’ye karşı mücadelesini başlatmış oluyordu.

Birikim Dergisi / Wikipedia Türkçe

Fevzi Çakmak; partinin dış politika fikirlerini destekliyordu. Birleşmiş Milletler’den, İngiliz ittifakından ve Amerikan dostluğundan yanaydı. Teşkilatlanmayı hızla sürdüren Millet Partisi, kısa sürede 23 il merkezinde ve kasabalarda faaliyete geçti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ve Demokrat Parti Genel Başkanı Celal Bayar’a suikast girişimi, Millet Partisi yönetici kadrolarını özellikle hedef alıyordu. Neticede suçsuzlukları anlaşılan Fuat Arna ve Osman Bölükbaşı tahliye edildi.

Fevzi Paşa, Millet Partisi adına çıktığı yurt gezilerinde yaşının da ilerlemiş olmasından ötürü çok yorulmuşu. Trakya gezisinde yakalandığı zatürre hastalığı onun uzun süre tedavi görmesine sebep olmuştu. Fevzi Paşa, politika hayatında yaşadığı sıkıntılar ve bu sıkıntılara karşı verdiği mücadeleler karşısında yorgun düşmüştü. 4 Ağustos 1949 tarihinde ilk prostat ameliyatını geçiren Fevzi Çakmak, 24 Mart 1950 tarihinde tekrardan rahatsızlanarak Teşvikiye Sağlık Yurdu’na kaldırılmıştı. Fevzi Çakmak 3 Nisan 1950 tarihinde ikinci kez prostat ameliyatı geçirdi. Düzelme belirtileri gösterse de 10 Nisan 1950 Pazartesi günü saat 07.30’da yaşama gözlerini yumdu.

Vefatının Yansımaları

Fevzi Paşa’nın bedenen aramızdan göçüşü yurt içinde ve yurt dışında büyük üzüntü yarattı, yabancı basın ve devlet adamları Fevzi Çakmak’ın vefatını onun meziyetlerini dile getirerek anlatmışlardı. Lakin Fevzi Çakmak’ın bedenen ölümünden sonra halk yas içindeydi fakat radyo yayınlarının program akışı olduğu gibi akmaktaydı. Üniversite öğrencileri İstanbul ve Ankara radyolarını protesto ederek radyoların yas yayına geçmelerini sağladı.

Fevzi Çakmak’ın cenaze töreni Beyazıt Camii’nde yapılan dini törenden sonra yapılması planlanan askeri törenin ardından Eyüp Mezarlığı’nda toprağa verilecekti. Fakat Mareşal Fevzi Çakmak’ın ölümüne saygı gösterilmediği düşünen üniversite gençleri ve halk askeri törenin yapılmasına fırsat vermeden cenazeyi sırtlarına alarak Mareşal Fevzi Çakmak’ın naaşını Beyazıt Meydanı’ndan Eyüp Mezarlığı’na taşıyarak götürmüşlerdi. 22 km’lik bu yol 7.5 saat içinde tamamlandı. Sonuçta 200 bine yakın kişi Mareşal Fevzi Çakmak’ın cenazesine gelmişti. Hüseyin Cahit Yalçın’ın “O Bütün Milletin Malı Olmuş Kahramandı”, Nurettin Artam’ın “Milletin Minneti Onun Arkasındadır” gibi yazılara sadece bedenen ölümü damga vurdu.

Fevzi Çakmak’ın vefatı üzerine yayımlanmış bazı gazete manşetleri, buna ek olarak Fevzi Çakmak’ın cenaze töreni (Orta üstte.). kitantik / Instagram/@trtarihotagi / YouTube/Bahriye / Moda Müzayede / Nadir Kitap / Salt Araştırma

Kaynakça

  1. Türk Büyükleri, Fevzi Çakmak. (1982, March 5). pp. 162, 163  MİLLİYET GAZETE ARŞİVİ.  – http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1982/03/05

  1. Baycan, N. (1989, November 1). Mareşal Fevzi Çakmak. pp. 177-206. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 6(16). – https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/issue/54859/751284

  1. Çiftçi, A. (2019). MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK’IN 1946-1950 YILLARI ARASINDAKİ SİYASAL FAALİYETLERİ. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21(2), 967–985. – https://doi.org/10.26468/trakyasobed.545471

  1. Mareşal Fevzi Çakmak, Tarihçi, İstanbul Şehir Üniversitesi. – https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2011216

  1. Ay, E. (2002). Yakın Türk tarihinin önemli siyasi ve askeri şahsiyeti Fevzi Çakmak. Yakın Türk Tarihinin Önemli Siyasi ve Askeri Şahsiyeti: Fevzi Çakmak, İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi – https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/136376

  1. Ziya Tütüncü, Mareşal Fevzi Çakmak, Milliyet Yayınları.

  1. Perk, T. (2021). MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK. Academia.edu. – https://www.academia.edu/45607269/MARE%C5%9EAL_FEVZ%C4%B0_%C3%87AKMAK

  1. Gök, H. V. (2021). MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK’IN VEFATININ TÜRK BASININA YANSIMASI VE RADYOEVİ HADİSESİ. Türkiyat Araştırmalar Enstitüsü. – https://doi.org/10.20427/turkiyat.873389
Exit mobile version