Anıtkabir: Fikirlerin Ölmediği Yer
10 Kasım 1938… Zaman sanki o gün durmuş ve ilerlemiyordu. O’nun gidişi Türk milletinde bir yara bırakmıştı. O’nun gidişi dünyada bir iz bırakmıştı. Orta Doğu ülkeleri O’na “Şark’ın Babası” diyordu. Hatta o gün bir İtalya radyosunda şöyle demekte idi: “Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkın. Büyüğünüz geliyor!..” O’nu unutmayacak, unutturmayacağız. Bedenen ölse bile fikirleri halen bizimledir ve bizimle kalacaktır! Unutmayın Gazi bize “yegane eserim“ dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni bıraktı. Bu yazı Ata’nın kabri, Anıtkabir hakkındadır. Ey Türk istikbalinin evladı! Türkiye Cumhuriyeti’ni korumakla yükümlüyüz. Çünkü biliyoruz ki bu topraklar kanla kazanılmıştır…
Daha fazla benzeri içerik için Tarih kategorimize göz atabilirsiniz.
Gazi’nin Ebediyet Etmek İstediği Yer Hakkında Ata’ya Dair Bilgilendirme
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe aramızdan ayrılmıştır. Lakin ölmeden önce kendisi için bir mezar yaptırmamıştı. İsteseydi kendisi için büyük, gösterişli bir anıt mezar yaptırabilirdi elbet. En nihayetinde bunun için yeterli geliri vardı. Fakat o; ölmeden önce bütün malını, mülkünü, parasını ulusuna bağışladı. Ona göre büyük bir lider, yurduna ve ulusuna büyük hizmetler etmiş ise halk onu unutmazdı.
Ata, kendisine mezar yaptırmadığı gibi gömüleceği yer içinde vasiyette bulunmamıştı. 1923 yılında bir akşam yemeğinde Antik Mısırlıların mumya yapmaları konuşulurken söz, Atatürk’ün mumyalanması ihtimaline gelmişti. Atatürk : ’’Elbet bir gün öleceğim. Beni Çankaya’da gömer, hatıramı yaşatırsınız.’’ demiş. Biraz sonra da ’’Beni milletim nereye isterse oraya gömsün fakat hatıralarımın yaşayacağı yer, Çankaya olacaktır.’’ diye eklemişti.
Gene bir akşam sofrada, Ata’nın ölümlü oluşu söz konusu olmuş, gömüleceği yer üzerinde durulmuştur. Atatürk’ün arkadaşlarından biri Ulus Meydanı’ndan İstasyon’a giden yol üzerinde, dört yolun kavşağındaki yuvarlak yerin mezar için çok uygun olduğunu ileri sürmüştü. Ata : ’’İyi ve kalabalık bir yer fakat ben böyle bir yeri vasiyet edemem.’’ demişti. O akşam sofrada bulunanlardan Recep Peker, Atatürk’ün yurdumuzun sınır boylarından getirilecek topraklar içine yatırılmasını ileri sürmüştü. Recep Peker’in bu düşüncesinden çok duygulanmış ve Bayan İnan’a : ’’Bunu unutma.’’ demişti. Yine de yıllarca Atatürk ile birlikte bulunan Sayın Prof. Dr. Afet İnan, Atatürk’ün ’’Beni milletim nereye isterse oraya gömün.’’ dediği vurgulamaktaydı. Büyük önderin gömüleceği yeri milleti seçmeliydi.
Gazi’nin Bedeninin Nereye Gömüleceğine Dair Tartışmalar
Atatürk hakkında bir anıt mezar yapılması ulusun ortaklaşa aldığı bir karardı. Bunun için Başbakanlık Müsteşarı’nın başkanlığında, İçişleri, Milli Eğitim, Bayındırlık Bakanlıkları ve Genelkurmay Başkanlığı temsilcilerinden meydana gelen bir komisyon oluşturuldu. Komisyon ilk toplantısını 16 Aralık 1938 tarihinde yaptı. Atatürk için anıt mezar yaptırılmasına karar verdikten sonra ilk iş bu anıtın yerinin seçilmesiydi. Bu arada o sıralarda yurdumuzda çalışan ve Ankara’nın ilk bayındırlık projesini yapan ünlü şehircilik profesörü Jansen’e, yeni Büyük Millet Meclisi’nin mimarı Prof. Holzmeister’e, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi mimarı Prof. Taut’a ve Güzel Sanatlar Akademisi’nde Prof. Belling’e de başvurulmuştur.
Başbakanlıktaki özel komisyona özel ve tüzel kurumlardan birçok ünlü bilgin ve sanatçılardan bu konuda pek çok rapor geliyordu. Gelen raporlara göre Atatürk’ün anıtmezarı için 9 yer öne sürülüyordu : Çankaya, Ankara Etnografya Müzesi, Büyük Millet Meclisi’nin arkasındaki tepe (Kabatepe), Ankara Kalesi, Bakanlıklar (Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan arsa) , Ziraat Mektebi, Gençlik Parkı, Altındağ (Hıdırlıktepe), Gazi Orman Çiftliği. Büyük kurtarıcı için en uygun yerin seçilmesi ve O’nun büyüklüğü ile oranlı bir anıtın ortaya konulması istenmekteydi. Konu gerçekten önemliydi ve çok dikkatli çalışmayı gerektiriyordu.
Anıtkabir ile İlgili Teklifler
Birinci teklif Gazi Orman Çiftliği, Atatürk insanların birbirlerini ve tabiatı sevmelerini isterdi. İşte bu sebeple Atatürk, Türk halkının eğlenme ve dinlenme yeri olarak yaptırmıştı. Atatürk’e göre Türk halkı böyle bahçelerde, çiftliklerde yaşamalı, mutlu olmalıydı, o zaman yurdunu daha çok severdi.
İkinci teklif ise Altındağ’ydı. Altındağ diğer adıyla Hıdırlıktepe, Ankara’nın en yüksek tepesidir fakat bu dik yamaçlara halkın çıkması zordur ve Atatürk gibi bir büyük devlet adamının şehrin ortasındaki bir tepeye gömülmesi gelenek dışıdır. Bu gerekçelerden ötürü Altındağ teklifi fazla itibar görmemiştir.
Üçüncü teklif Gençlik Parkı’ydı. Gençlik Parkı büyük bir parktı fakat Atatürk’ün buraya gömülmesi demek halkın eğlence bakımından buradan mahrum kalması demekti. Bu, Atatürk’ün istekleri ve amaçları ile bağdaşamazdı. Ek olarak Anıtkabir’in böyle çukur bir yere yapılması, istenilen ululuk tesirini bütün olarak ortadan kaldırırdı. Bu sebeple Gençlik Parkı teklifi de komisyonca uygun görülmedi.
Dördüncü teklif Ziraat Mektebi’ydi. Atatürk, Sivas’tan Temsil Heyeti ile birlikte Ankara’ya geldiği vakit (27 Aralık 1919) Ziraat Mektebi’ne yerleşmişti. Kurtuluş Savaşı’nın en tehlikeli günlerinde burada oturmuş, önemli kararları burada almıştı. Bu sebeple Atatürk için Ziraat Mektebi’nin büyük ve derin bir anlamı vardı fakat bu yer, anıt mezar yapmaya elverişsizdi. Buraya yapılacak anıt ne kadar büyük olursa olsun, tepeler arasında istenilen ululuk, gösterişin sağlanması imkansızdı. Ayrıca Ziraat Mektebi’nin bulunduğu yer şehre uzaktı. Bu yüzden Ziraat Mektebi’ne Atatürk’ün gömülmesi ve anıt mezarın yapılması uygun görülmedi.
Beşinci teklifse Kabatepe’ydi. Bu teklifi sunan kişi yeni Büyük Millet Meclisi’nin mimarı Prof. Holzmeister’di. Prof. Holzmeister aynı zamanda Çankaya Köşkü’nü yapan sanatçılardan biriydi. Fakat Kabatepe komisyonca tutulmadı.
İlgili Tekliflerin Devamı
Altıncı teklif Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan arsaydı. Arsa boştu fakat bu yer, şehrin ortasında ve günlük hayatın işlek bir alanı olduğu için uygun görülmedi.
Yedinci teklif Ankara Kalesi’ydi. Ankara Kalesi, bu bölgenin yüksek yerlerinden biriydi. Bu sayede burada yapılacak anıt çok uzaklardan görülmesi mümkün olacaktı. Ayrıca Kale, şehrin tarih bakımından en önemli anıtıydı. Atatürk’ü bu tarih hazinesine yatırmaksa onun yüce kişiliğine çok uygun düşecekti. Lakin “Türk ulusunun kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Atatürk, yeni bir çağ açmış olan bir başkandır. O, Türk ulusunun geçmişinden çok geleceğini temsil eder. Onun koyduğu ilkeler, gelecekte daha mutlu olmamız için yapacağımız işlerde bize ışık tutar. Bundan ötürü Atatürk’ü görevini tamamlamış tarihi, eski bir anıtın içine gömmek doğru değildir. O, tek başına bir değerdir. Başka bir tarihi desteğe ihtiyacı yoktur!” denilerek Atatürk’ün Ankara Kalesi’ne gömülmesinden komisyonca vazgeçilmiştir.
Sekizinci teklif ise Çankaya’ydı. Teklifler arasında en çok tutulan Çankaya olmuştu. Çankaya teklifini savunanların düşünceleri Atatürk’ün şu sözüydü: ’’Benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya’dır.’’ Ayrıca Çankaya Atatürk’ün anıları ile doluydu ve Ata Çankaya’yı çok severdi. Türk ulusunun ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve daha sonraki devrimlerimizin plan ve programlarının yapıldığı yerler arasında burası büyük öneme sahipti. Bu yüzden Anıtkabir, Çankaya’da yapılmalı, Ata’nın anıları canlı tutulmalıydı. Bu fikri komisyondan çoğu kişi destekliyordu. Anıtkabir’in Çankaya’da yapılmasına karar verilmek üzereydi.
Anıtkabir için toplanan özel komisyon 17 kişiden oluşuyordu. Başbakanlığa gelen dosyalar düzenlenerek BMM’ye gönderilmişti. Komisyon üyeleri dosyaları incelemişti. Anıtkabir ya Çankaya’da ya da Ankara Etnografya Müzesi’nde kurulacaktı. Komisyon Başkanı teklif edilen yerleri inceledi.
Rasattepe’nin Seçilmesi
Üye arkadaşların başka yerler de arayabilecekleri söylenince Aydın Milletvekili Yüksek Mühendis Mithat Aydın; Etlik’i, Keçiören’i, Cebeci’yi, Altındağ’ı gezdi. En son üzerinde birkaç küçük yapı bulunan Rasattepe’ye çıktı. Bu tepe şehrin ortasındaydı, çevresi de boştu. Yani burada yapılacak anıt mezar, çok uzaklardan görülebilecekti. Mithat Aydın, komisyonun son toplantısında Rasattepe’yi ileri sürdü. Tepenin özelliklerini anlattı fakat daha önce Çankaya üzerinde düşünce birliğine varmış olan üyeler, kararlarından dönmüyorlardı. Antalya Milletvekili Rasih Kaplan söz alarak Mithat Aydın’ın yurdumuzda birçok eser ortaya koyduğunu ve gösterilen yeri görmeden karara varılamayacağını, Rasattepe’ye gidilmesi gerektiğini savundu. Sonuç olarak üyelerin çoğu Rasattepe’yi görmek istedi.
Tepeyi birçok yönden incelediler ve vardıkları sonuç olumluydu. Aynı gün yapılan ikinci toplantıda, birçok üye söz aldı. Her biri Rasattepe’nin, Anıtkabir için uygunluğunu açıkladı. Süreyya Örgeevren söz alarak ’’Rasattepe’nin Ankara’nın genel görünüşüne bir ucu Dikmen’de öteki ucu Etlik’te olan bir yarım ayın tam ortasında bir yıldız gibidir. Ankara hilalin gövdesidir. Anıtkabir’in burada yapılması kabul edilirse şöyle bir durum ortaya çıkacaktır. Türkiye’nin başkenti olan Ankara şehri, kollarını açmış Atatürk’ü kucaklamış olacaktır. Atatürk böylece bayrağımızdaki yarım ayın yıldızının ortasına yatırmış olacağız. Atatürk, bayrağımızla sembolik olarak birleşmiş olacaktır.’’ diye açıkladı.
İçel Milletvekili Emin İnankur söz aldı ve bir anısını anlattı. Emin İnankur, eski bir öğretmendi ve Atatürk onu çok severdi. Ata çok defa onu yanına alır, şehri birlikte gezerlerdi. Gene bir gezide yolları Rasattepe’ye düşmüştü. Atatürk, şehri buradan seyrettikten sonra Emin İnankur’a dönmüş ve ’’Bu tepe ne güzel bir anıt yeri.’’ demişti. Emin İnankur ve Süreyya Örgeevren’in bu açıklamalarından sonra Rasattepe’yi beğenenler çoğunluğu sağladılar ve Anıtkabir’in Rasattepe’de yapılması çoğunluğun verdiği oy ile kararlaştırılmış oldu. Rasattepe 7 Temmuz 1939’da bedeli ödenerek kamulaştırılmıştır. Anıttepe’nin eski adı Rasattepe idi. Anıtkabir yapılmadan önce burada tepenin doruğunda birkaç küçük yapı vardı. Bu yapılar meteoroloji istasyonu olarak kullanılmaktaydı. Rasattepe adı da bu yüzden verilmiştir.
Anıtkabir’in Tasarımı İçin Yapılan Yarışma
1 Mart 1941 tarihinde Anıtkabir’in tasarımı için bir yarışma düzenlenmiştir. Yarışma müddeti ilk başta 8 aydı fakat Bakanlar Kurulunca alınan karara göre 5 ay daha yarışma süresi uzatılmıştır. Anıtkabir Tasarım Yarışması adı verilen bu yarışmaya 47 sanatçı katılmıştır. Bunlardan 27’si yabancı (Avrupalı) sanatçılardır. Türk mimarları da 20 eserle yarışmaya katılmışlardır. Bu yarışmaya gönderilen 47 eserden 3 tanesini ödül verilmeye değer bulunmuştur. Bunlardan biri ünlü Tannenberg Anıtı’nı yapan Alman Prof Johannes Kruger’in, biri İtalyan Prof Arnoldo Foschini’nin sonuncuysa İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda’nın eseridir. Bu üç proje hakkında oybirliği ile karar verilmiştir. Durum Türkiye Cumhuriyeti hükümetine kadar gitmiştir. Hükümet bu konuda yetkili birçok kişilerin düşüncelerini aldı. En nihayetinde hükümet, Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda’nın eserini uygulamaya karar vermiştir.
Anıtkabir İnşası
Başkente İlk Çağ uygarlıklarından Friglerin hakim olduğunu ve Friglerin baştanrıçası Kübele’nin taştan yapılmış kabartmalarının da bulunması burayı tarihi bir yer yapmaktaydı. Anıtkabir’in temel atma töreni 9 Eylül 1944 tarihinde başladı. Anıtkabir’in mimarları Emin Onat ve Orhan Arda ile derinlenmesine görüşülmüştür. Aslanlı Yol, Atatürk’ün sözleri, Atatürk’ün Türk Gençliği’ne hitabı, Türkiye Cumhuriyeti’nin onuncu yıl dönümündeki nutku… Ayrıca Anıtkabir içinde on kule bulunmaktadır. Bu on kulenin adları ise: Hürriyet, İstiklal, Mehmetçik, Zafer, Müdafaa-i Hukuk, Cumhuriyet, Barış, 23 Nisan, Misak-ı Milli ve İnkılap’tır.
1 Eylül 1953 yılında Anıtkabir inşaatı tamamlandı. 10 Kasım 1953 tarihinde Atatürk’ün naaşının yapılan devlet töreni ile Ankara Etnografya Müzesi’nden alınarak Anıtkabir’e yerleştirilmesine karar verilmiştir.
Fikirlerin Ölmediği Yer Anıtkabir: Sonuç
“Her birinizin bir babası ve bir annesi var. Onlar olmasa idi dünyaya gelemezdiniz. Eğer Atatürk, milletinin ve ordularının başında Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasa idi bu dünyada vatansız ve hürriyetsiz kalırdık. Asıl öksüzlük budur. Hayatınızı ana babanıza hür, şanlı ve şerefli Türklüğünüzü Atatürk’e borçlusunuz.“
İstiklal Madalyası sahibi yazar Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün hayatımızdaki ehemmiyetini bu sözlerle açıklamaktadır. Hiç şüphesiz Mustafa Kemal yalnız bedenen aramızdan ayrılmıştır. Fikirleri bizlerin “Türk gençliğinin” içinde yaşamaya devam etmektedir.
Kaynakça
- Kaynak Yayınları. (2023). Ölüm Raporu. In Atatürk’ün Bütün Eserleri (1st ed., Vol. 30, p. 333).
- Gülekli, N. C. (1948). Anıtkabir Rehberi. Türk Tarih Kurumu Basımevi.
- T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. (n.d.). Anıtkabir. [https://www.ktb.gov.tr/TR-96392/anitkabir.html]
- Güler, A. (2021, April 13). Atatürk’ün Naaşının Anıtkabir’e Nakli. Atatürk Ansiklopedisi. [https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ataturkun-naasinin-anitkabire-nakli/]