Nuri Demirağ: 20. Yüzyılın Elon Musk’ı
Türkiye’nin havacılık serüveni, Cumhuriyet’in ilk yıllarında önemli bir dönemeç yaşamıştır. Bu dönemde Türk havacılık tarihi açısından özellikle “Nuri Demirağ” adı öne çıkmaktadır. Nuri Demirağ, sadece bir iş insanı veya bir mühendis olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlık ve kalkınma mücadelesine yaptığı katkılarıyla da tanınmaktadır. Havacılık alanındaki öncülük ve girişimleri, Türk milletinin hava yolculuğu ve savunma sanayisindeki ilerlemelerine katkı sağlamıştır.
Bu makalemizde, Nuri Demirağ’ın hayatı, kariyeri ve özellikle havacılık alanındaki katkılarını ele alarak Türk havacılık tarihindeki etkisini inceleyeceğiz. Tarihi konularda daha fazla içeriğimize ulaşmak için Tarih kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.
Nuri Demirağ, 1886 yılında Sivas ilinin Divriği ilçesinde doğmuştur. Babası Mühürzade Ömer Bey, annesi ise Divriği’nin tanınmış ailelerinden Muratzadelerin torunu Ayşe Hanım’dır. Mühürzade Ömer Bey, Divriği müstantikliği (sorgu yargıçlığı) görevini yürütmektedir. Ayrıca aile, Ömer Bey’in memur maaşı ile geçinmektedir. Ömer Bey; görev yaptığı Yıldızeli ilçesinde, 1889 yılında bir kaza sonucu hayatını kaybetmiştir. Ömer Bey’in vefat ettiği yıl Nuri’nin kardeşi Abdurrahman Naci dünyaya gelmiştir. Geriye artık Ayşe Hanım, üç aylık Abdurrahman Naci ve üç yaşında olan Nuri kalmıştır.
Nuri, ilköğretimini doğum yeri olan Divriği’de yapmıştır. Zamanla öğretmenin sağ kolu, arkadaşlarının lideri olmuştur. Bir yandan fahri öğretmen muavinliği (yardımcılığı) yapmış, bir yandan da arkadaşlarının arasında çıkan anlaşmazlıklarda karar mercii olmuştur.
Ziraat Bankası’na Tayini ve İş Hayatına Atılması
Nuri’nin yaşama eylemsel anlamda atılması, mezun olduğu ortaokuldaki muavinliği ile başlamıştır. Devamında, 1906 yılında Ziraat Bankası’ndaki imtihanlara katılmış ve bankanın Kangal’da kurulan yeni şubesine tayin edilmiştir. Bir süre sonra da işinde yükselerek Koçgiri (günümüz adıyla “Zara”) şubesine atanmıştır. Nuri, memuriyetten 400 kuruş maaş almıştır. Kendi ifadesine göre 200 kuruşunu annesine, 200 kuruşunu ise okuması için kardeşine göndermiştir. Maliye Nazırlığı’nın açtığı sınavı kazanıp 1911’de Nuri, İstanbul’a gitmiştir. Nuri’nin İstanbul’daki ilk görev yeri Hasköy Mal Müdürlüğü olmuştur. Aynı zamanda Nuri Bey, İstanbul’da olduğu sürece Darülfünun’da yapılan konferanslara gidip tarih, edebiyat ve felsefe dersleri alanında da dersler almıştır. Nuri Bey’in memuriyet tablosu şu şekildedir:
- Hasköy Mal Müdürlüğü Refikliği – 11 Mayıs 1911
- Beyoğlu Muhasebe Tahsilat Tetkik Memurluğu – 1 Eylül 1911
- Varidat Muamelat Katipliği – 12 Nisan 1912
- Beyoğlu Muhasebe 2. Şube Başkatipliği – 1 Eylül 1913
- Tophane Tahsil Şubesi Memurluğu – 3 Haziran 1914
- Beşiktaş Varidat Tahakkuk Memurluği – 8 Temmuz 1914
- İstanbul Vilayeti Varidat Mümeyyizliği
- Bandrol Başmemurluğu – 23 Nisan 1919
- İstanbul Vilayeti Tahakkük Müfettişliği – 10 Haziran 1920
Memurluktan İstifası ve Şahsi Ticari Faaliyetleri
Maliyenin Kurtuluş şubesini teftiş ederken beş on palikarya (küçümseyerek, yermeli olarak, Yunan) başındaki fesi almış ve yere atıp çiğnenmiştir. Bu onur kırıcı olay karşısında ’’Milli haysiyet ve şerefi üç buçuk palikaryanın ayakları altında çiğnenen bir hükümete memurluk etmem.’’ demiş ve bu sebeple memurluktan istifa etmiştir.
Nuri Bey memurluktan istifa ettiğinde bütün varlığı 56 Türk altınıdır. Devamında Nuri Bey, bu altınları nakite çevirmiş ve 252 Türk Lirası ile iş kurmaya karar vermiştir. Nuri Bey; “Türk Zafer”i adı ile bir sigara kağıdı üretimine başlamış, bu sırada aradan üç buçuk sene geçmiştir. Türk Zaferi, eylem olarak başarılı olmuştur. Sigara kağıdı üretimi, Tütün Tekeli İdaresi’ne devredilmiştir. Bu sebeple Nuri Bey, sigara kağıdı pazarından çekilmek zorunda kalmıştır. Sonrasında Nuri Bey, ithalat ve ihracat işine girmiştir. 1920 yılında ise Mühürzade Kantariye İthalat – İhracat Tütün Gümrüğü Şirketi’ni kurmuştur. Milli Mücadele’nin sonunda, üç buçuk yıl geçtikten sonra Nuri Demirağ’ın serveti 84.000 Türk lirası olmuştu. O dönemin zenginleri arasında sayılıyordu.
Nuri Demirağ ve Gerçekleştirdiği Demir Yolu Yapım Faaliyetleri
1924 yılında 449 Sayılı Kanun çıktıktan sonra Samsun – Sivas ve Ankara – Musaköy demir yollarını inşası için 65 milyon lira tahsis edilmiştir. Samsun – Sivas yolunun 7 kilometrelik kısmı ise 210.000 liraya denk gelmektedir. Anadolu’nun en arızalı kısımlarına 1012.50 kilometre demir yolu inşa edilmiştir. Sivas-Erzurum demir yolu hattı inşaatına 4 Eylül 1933 tarihinde, Sivas Kongresi’nin yıldönümünde törenle başlanmıştır. Devamında, 19 Aralık 1935’te Sivas-Tecer demir yolu hattının inşaatı tamamlanmıştır. Sivas-Divriği arası demir yolu hattı ise 20 Kasım 1937’de işletmeye açılmıştır. Demir yolu hattının Erzincan’a kadar olan kısmının tamamlanması 8 Ekim 1938, açılışı ise 19 Aralık 1938 tarihinde gerçekleşmiştir. Sivas-Erzurum demir yolu hattı, tamamlandığında 548 km uzunluğundadır. Ayrıca 22422 m uzunluğundaki 138 tüneli, 22 demir köprüsü ve yazın günlük işçi sayısının 27.000’e ulaşmasıyla Türk müteahhitliğinin öne çıkan çalışmalarındandır.
Nuri Demirağ’ın yaptığı demir yolu ve faaliyet alanlarında en önemli girişimleri:
- Samsun – Sivas Hattı,
- Fevzipaşa – Diyarbakır Hattı,
- Afyon – Antalya Hattı,
- Sivas – Erzurum Hattı,
- Irmak – Filyos Hattı,
- İstanbul Hal Binası,
- Eceabat – Havza Şosesi ve
- Birçok hayrat ve çeşme yapımıdır.
“Demirağ” Soyadını Alması ve Boğaz Köprüsü Projesi
Boğaz Köprüsü projesi de Nuri Bey’e aittir. Proje, Salih Bozok aracılığıyla Atatürk’e iletilmiştir. Atatürk bu projeyi onaylamaktaydı; fakat hükümet, Atatürk ile aynı görüşte değildi. 1931 yılında sunulan bu proje, 1972 yılında gerçekleşmiştir. Bunun sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yılına ithafen “10. Yıl Marşı” yazılmıştır. Bu marşı yazan şairlerimiz ise Faruk Nafiz Çamlıbel ile Behçet Kemal Çağlar’dır. 21 Haziran 1934’te kabul edilen soyadı kanunu ile Nuri Bey’e yaptığı hizmetleri onurlandırmak nedeniyle ’’Demirağ’’ soyadı verilmiştir.
Beşiktaş Tayyare Etüt Atölyesi ve Nu.D. (Nuri Demirağ) Tayyare Fabrikası’nın Kuruluşu
Nuri Demirağ’ın öbür uğraşı ise havacılık olmuştur. 17 Eylül 1936 tarihinde Beşiktaş Tayyare Etüt Atölyesi’ni kurmuştur. Böylelikle uçak yapımının yanında uçakları uçuracak pilotların eğitim görmesi için Gök Okulu açılmıştır. Aynı zamanda Tank-Tayyare Etüt Atölyesi’nde tank tamiri de yapmıştır. Bu iş için havacılık merkezlerine yaptığı seyahatler sonucunda modern havacılık bilgisine sahip elemanlar yetiştirmiştir. Demirağ, ayrıca atölyesini bu modern esaslar üzerine kurmuştur. Sonuç olarak bu işler için 10 milyon harcanmış ve “Nu.D. Tayyare Fabrikası” kurulmuştur. Nu.D. Tayyare Fabrikası; yolcu, avcı, bombardıman, mektep tayyareleri; planörler ve yerli paraşüt üretimi yapabilecek kapasitede kurulmuştur. Bu teknik kadronun başında Mühendis Selahattin Alan vardı.
Demirağ’ın ortaya koyduğu temel argüman, sadece var olan modelleri taklit etmek değildi. Aksine kendi özgün tasarımlarını ortaya koymaktan geçen bir yol izlemenin önemli olduğuydu. Demirağ, devrinin çok üstünde bir görüş sergileyerek Avrupa ve Amerikan modelinde üretilen uçakların demode olduğunu savunmuş ve yeni bir Türk tipi uçağın tasarlanması gerekliliğine vurgu yapmıştır. Ona göre sadece dışarıdan alınan teknolojik bilgiye dayanmak, Türk havacılık endüstrisinin gerçek potansiyelini ortaya koymaktan uzaktır. Onun bu düşüncesi şu sözünden anlaşılabilir:
Avrupa’dan, Amerika’dan lisanslar alıp uçak yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa’dan ve Amerika’nın son sistem tayyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir.
Nuri Demirağ
Türk Hava Kurumu’nun yaptığı tayyareleri beğenmiştir. Bu maksatla da 65 planör ve 12 eğitim uçağı sipariş etmiştir.1936 yılında Türkiye Cumhuriyeti bütçesi 212 milyon liraydı. Nuri Demirağ’ın serveti ise 11 milyon kadardı. Bu meblağ da o zamanki bütçenin %5’ini oluşturmaktaydı. Hatta bir dönem ’’Nuri Demirağ kadar zengin’’ sözü meşhur olmuştur. Yazar Şakir Ziya’ya göre Demirağ’ın zenginliği, harptan kaynaklı doğan bir zenginlik değildir. Talih oyunları ile kolay yoldan zengin olmamış, kirli işlere asla girmemiştir. Bütün servetini ölçülü hareketlere dayandırarak temin etmiştir. Milletten aldığını yine milletin menfaatine harcamanın doğru olduğuna inanmıştır. Nu.D. Gök Okulu’na girerken öğrencilerin ettiği yemin de Demirağ’ın yaşamı boyunca benimsediği ilkeleri işaret eden cinstendir. Yeminini şöyledir:
’’Bu altı kanatta yazılı altı nevi fenalığı havada, denizde ve karada yapmayacağıma, yapanları gücümün yettiği, dilimin döndüğü kadar uğraşarak yaptırmamaya çalışacağıma namusum, vicdanım, şerefim, varlığım, benliğim hulasa vatanım ve öz Türklüğüm namına and içiyorum. Ömrüm oldukça bu sayılı fenalıklardan herhangi birini işlersem ve başkalarının fenalıklarına da usanmadan asla fütur getirmeden telkin ve tatlılıkla mene çalışmazsam gökler başıma yıkılsın, dağlar beni ezsin, yerler beni yutsun, ırmaklar ve denizler beni boğsun. Hasıh her türlü felaket beni yok etsin.’’
Bu fenalıklar şöyle sıralanmaktadır :
- İşretten
- Oyundan
- İffetsizlikten
- Eğrilikten
- Tembellikten
- Zülümkarlıktan
SAKININIZ !
İlk Yerli Yolcu Uçağının İmali ve Üretim Faaliyetleri
İlk yerli yolcu uçağı, Beşiktaş Demirağ Uçak Fabrikası’nda imal edilmiştir. İstanbul Beşiktaş Uçak Fabrikası’nda yapılan ilk yerli Türk uçakla birlikte 1941 yılı 17 Ağustos tarihi “ilk Havacılık Bayramı” olarak kutlanmıştır. Tek motorlu “Nu.D.-36”, üretilmiş olan ilk uçaktır. 1938’de ise “Nu.D.-38” adlı çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı üretilmiştir. Ayrıca Nu.D.-38, 1944 yılında Dünya Havacılığı – Yolcu Uçakları Listesi’nde “A” sınıfına girmiştir. Uçak, Nuri Bey’in doğduğu yer olan Divriği’ye uçarak gidip gelmiştir. Bu uçuşu Nuri Demirağ’ın oğlu ve Gök Okulu’nun ilk mezunlarından olan Galip Demirağ yönetmiştir. Nuri Bey, halkı heyecanlandıran bu tür gösterilerin yararlı olduğunu düşünmesi dolayısıyla Eylül ayında 12 uçaklık bir filoyu; Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçurarak Türk halkına, milli uçaklarımızla Türk semalarının korunabileceğini göstermek ve halka güven vermek istemiştir.
İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda yetkili makamlar, 300 mektep veya 150 eğitim ya da 50 avcı uçağının yapılabileceğini yetkili makamlara iletmiştir. İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün oğlu Ömer İnönü de Nuri Demirağ’ın Gök Okulu’nda eğitim almaya başlamış; ancak daha sonra eğitimine Türk Hava Kurumu’na bağlı Türkkuşu’nda devam etmiştir. Verilen sayılar kaynaklara göre değişkenlik göstermekle birlikte Gök Okulu’nda yaklaşık 32.000 sortilik uçuş yapılmıştır. Burada yetişen pilot sayısı 290’ı bulmuştur. Uçaklar, 28 Eylül 1942’de Preveze Zaferi’nin 404’üncü yıldönümü münasebetiyle Beşiktaş Barbaros Türbesi önündeki anma töreninde de boy göstermiştir.
İnönü Hükümeti Tarafından Çalışmalarının Durdurulması
İkinci Dünya Savaşı’nın özellikle Avrupa ve Uzak Doğu Asya’da bütün şiddetiyle devam ettiği bir devirdir. Aniden motor gürültüleri semayı kaplamıştır. Akabinde gökyüzünde üçerli kollar halinde dokuz tayyare, süzüle süzüle Beşiktaş Meydanı’nın üzerinde görünür. Bir Türk müteşebbisin (girişimcinin) eliyle, Türk çocuklarının idaresiyle gerçekleştirilen ve o güne kadar benzeri olmayan bir havacılık gösterisi izlenmiştir. Nuri Demirağ, 1943 yılında Türk Hava Kurumu tarafından siparişi iptal edilen uçaklar ve Devlet Hava Yolları tarafından nakliye uçağı olarak kabul görmeyen Nu.D.-38 model uçaklarının kabulü için sıkı bir hukuk mücadelesine girişmiş; ama beklentisi hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bilirkişi raporlarının lehine olmasına rağmen mahkeme kararları aleyhine neticelenmiştir. Sonuç olarak Eskişehir’de yapılan incelemelerde, uçuş testlerinde Türk Hava Kurumu; imalatı teknik şartnameye uygun olmadığı gerekçesiyle uçakları geri çevirmiş ve hiçbir teşebbüs bu kararı değiştirememiştir. Reddediliş, İsmet İnönü döneminde gerçekleşmiştir. Demirağ, davayı kaybettikten sonra dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye mektuplar yazmıştır. Ancak beklediği dönüşü alamayarak fabrikalarını açtıramamıştır.
1944 yılında yeterli sipariş olmadığı için uçak fabrikası ve Yeşilköy’deki Gök Okulu kapanma kararı almıştır. Söz konusu tesisler, 15 lira üzerinden kamulaştırılmıştır. Ancak kamulaştırma bedelinin üçte biri vergi olarak kesilmiştir. Devletin mali eksikliği nedeniyle kalan miktar, 20 yıl vadeli bir ödeme planına bağlansa da söz verilen ödeme gerçekleşmemiştir. Türk Hava Kurumu (THK) ve yurt dışından gelen siparişlere dayalı olarak üretilen uçaklar ve makineler hurdacılara satılmıştır. Bu durum, dönemin ekonomik zorlukları ve savunma sanayisiyle ilgili stratejik kararların etkisiyle birleşerek Türk havacılık sektöründeki önemli bir dönemin sonunu getirmiştir.
Nuri Demirağ ve Eğitim Alanındaki Faaliyetleri
Nuri Demirağ, 1930’lu – 1940’lı yıllarda Türkiye’nin en zengin birkaç kişileri arasındaydı. Ayrıca bunlarla birlikte Demirağ’ın eğitime de katkısı olmuş, 1951 – 1952 yılında memleketi Divriği’ye ortaokul yaptırmıştır. Ayrıca Divriği’de bir Gök Ortaokulu kurdurmuştur. Nuri Demirağ, doğum yeri olan Divriği’yi 120.000 nüfuslu bir sanayi kenti olarak planlamıştır. Ek olarak İstanbul ve Keban’a baraj, Divriği civarına da ideal sanayi ve madenci köyleri kurmayı düşünmüştür. Nuri Demirağ’ın kızı Mefkure Azak’ın, Demirağ’ın bu ideallerine dair konuşmasından bir kesiti şöyledir:
Babam ölümüne yakın bana: 30 sene erken gelmişim kızım, 30 sene sonra gelseydim bütün projelerimi yerine getirebilirdim. Onun için her istediğime muvaffak olamadım, demişti.
Mefkure Azak
Nuri Demirağ, 6 Temmuz 1945 tarihinde Türkiye’nin çok partili rejimindeki ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisi’ni kurmuştur. Milli Kalkınma Partisi’nin manifestosu, toplam 38 maddeden oluşmaktaydı. Partinin başarısızlığındaki en önemli sebep, parti içi çatışmalardı. Parti kurulduktan bir müddet sonra kurucuları, partiyi kendilerine mal etme iddialarıyla birbirleriyle çatışmaya başlamışlardır. Bununla birlikte diğer başarısızlık nedenleri arasında Demokrat Parti’nin kurulması, partinin herhangi bir yayın organının olmaması ve halk arasında yeterince yer edinememesi gösterilebilir. Nuri Demirağ, kendi parti çatısı altında herhangi bir başarı gösteremeyince 1954’te Demokrat Parti listesinden Sivas Milletvekili olmuştur. Nuri Demirağ’ın 1957’de şeker hastalığından yaşamını yitirmesi ile Milli Kalkınma Partisi, 1958’de son genel kurulunu toplayamamış, bundan dolayı kapanmıştır.
Kaynakça
- Deliorman, M. N. (1957). Nuri Demirağ’ın Hayat ve Mücadeleleri. Nu.D.Matbaası. – [http://www.nuridemirag.com/nudhayat.pdf]
- Yalçın, O., (2009). Mühürdarzade Nuri Bey’in (Demirağ) Hayatı ve Çalışmaları (1886-1957). Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 11(44), 743–769. – [https://doi.org/10.1501/tite_0000000311]
- Dervişoğlu, F. M. (2007). Bir Havacılık Efsanesi: Nuri Demirağ. Ötüken Neştiyat.
- Alparslan, C., (2002). Milli Kalkınma Partisi (1945-1950). Marmara Üniversitesi | AVESİS. [https://avesis.marmara.edu.tr/yonetilen-tez/1c460088-34e9-4a66-a22d-81be86cb5901/emmilli-em-emkalkinma-em-partisi-1945-1950]
- Aytepe, O., (2021, February 28). Soyadı Kanunu. Atatürk Ansiklopedisi. [https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/soyadi-kanunu/]
- Yavuz, İ. (2013). “Demirağ’ın Uçakları”. Bilim ve Teknik, 542. ss. 64-68.
- Yılmaz, C. (2015). “Demirağ’ın Uçakları”. Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi / İktisat – Ulaşım ve Haberleşme 6. ss. 325-337. [https://istanbultarihi.ist/214-nuri-demirag-ucak-fabrikasi]